Kalabalıktı (...)
O son - aydınlattığın benden düşen parçalar...
Bir uzak şehire giderken sen
Arkandan suskunluğumla sevişerek kanattım tüm şehrin duvarlarını
Bilemezdin (...)
Uçsuz - Bucaksız ruhumun kadehteki o ruj lekesini
Ve duvara çarpınca şarap - duvar bile bu denli sarsılacağını nerden bilebilirdi ki..
Sessizdi (...)
O son - vedalaşmanın yırtıcı ürpertisi ruhlarda...
Bir uzak şehire giderken sen
Aramızda giderek büyüyen uçurumlara, bizi sevmek istiyen kadınları ve erkekleri katıyordun sen - Ömrümüze..
Ve şimdi bilmediğim bir sokakta - o derin suçluluk duygunla karanlığa karışmanı bekliyorum..
Ölümdü (...)
O son - Aldığım nefes seni benden biraz daha uzaklaştırıyordu...
Bir uzak şehire giderken sen
Anlıyordum seni - Alıp yanına götürdüğün aşklarımı anlıyordum (...)
Sen hep bir öncesiydin - Geceyi gözlerime indiren bir ölüm gibi...
Kayıt Tarihi : 23.11.2014 02:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!