Bir Tadımlık Rüyalar Şiiri - Ayşe Uçar

Ayşe Uçar
140

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Bir Tadımlık Rüyalar

ruhum uçmaya hazır
enginlere süzülen kartal misali...

....

terk edilmişliğin rehavetinde bedenim
çakıl taşlarının tenhalığında, kurumaya yüz tutmuş nehir sessizliğinde
loş odamda lambanın gölgesinde güneşlenen mumya kadar dingin
mimikleri donmuş yüzümün yanakları, solmuş gül tazeliğinde...

ıssız odamın şarabi renkli perdesinin nervürlü kıvrımlarında / oynaş gölgeler
mistik bir hava eşliğinde uyuyor, küçük komidinin üzerindeki
yastık başı çiçeğim, mor menekşem

özgürlüğüne kavuşmuş ruhum
çılgın mahkum edasında uçarı / uzaklara yol almaya
pır pır kelebek
neşeli peri...

hangi boyuta akacağı hangi yöne gideceği belli değil
sadece hür kuş…

belki
zihnimin derinlerinde (geçmişten) bir kuyuya inecek
unutamadığı bir anının peşinden seyirtecek
sonu gelmeyen labirentlerde hatıralarını arşınlayacak
derinden iç çekerek acıtan yaralarını okşayacak

pusu kurmuş kabuslarımın zembereğini çekecek
kendi gözyaşlarında yüzecek / küskün çocukluğum
annemin ayak seslerini dinleyecek sağır kulaklarım
ya gelmezse...
(kim! susturacak kepçe ağızlı küçük kızı)

.....

rüyaların sonu ve başlangıcı olmaz derler
tıpkı yağmurlar gibi
(ilk damla olmayacağı gibi son damla da hiç olmaz
yalnızca birbirinin peşinden koşuşturan damlalar...)

ve
zaman hep akar
korkar beden
göz kıpraşır
bazen sinyal gitse de ruha duymaz
özgürlük ah! ...

...

ruhum ah!
geleceğin adımlarını da görmek için çırpınır
uzayın eşiğinden atlamak
bir yıldız süvarisinin peyk’ine tutunmak
en gizemli galaksilerin tozlarını yudumlamak
(neden olmasın...)

iki dünya arasındaki yolu keşfetmek, arafta soluklanmak
(her şey mümkün aslında)

yine de sonsuz değil özgürlüğün ruhum
bir ayağından bağlısın zincirlerle fani dünyaya
unutma! arada bir dönüp bakmalısın / yatağında sere serpe uzanan varlığına

haydi!
kaç kapı eşiğinden atlayacaksan atla
korkma/ giz dolu sırlı kapıları arala
parlayan ışık yollarından geç
ister renkli olsun ister siyah beyaz seyret önündeki manzarayı

sana sunulmuş rüyaları (mücevher gibi tak bileğine)
uçur -s e n i- mavi kanatlı meleklerin diyarına
altın ağaçların gümüş meyvelerinden kopar
rüzgârla yarış, uçurumları aş...
sevgilinin dudağından bâde iç! gözleriyle doyasıya seviş
(doyulur mu acep)
yok orada ayrılık...
(pişmanlık üzüntüde)

krallar yok / sahiplenilmiş topraklarda
çirkinlik güzellik yok
törenler ayinler kurbanlarda...
(kötülük yok...çünkü o fani yaşama ait)

.....

rüyalar...
bedenin bir tadımlık nefeslenmesi için açılan pencere
maskelerimizi fırlatıp yerlere attığımız an...
yalın ve sade ayaklarımızla su sıçrattığımız (asi martılara)
dudağımız kaymak, dilimiz badem şekeri
fitne fesattan -u z a k- mutlu / duru zihnimiz...

ruhum...
(o yalnızca bana emanet hiç satılık olmadı)
gülen ağlayan mızmız çocuk
ürkek kuş
nazlı gelincik
mahzun bir kelebek
uç! haydi uç...
bu gece de yolun açık olsun

....

ah! rüyalar…
yine gün doğdu yandı bitti
(kül oldu...)


16 /06 /2011

Ayşe Uçar
Kayıt Tarihi : 19.12.2014 01:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ayşe Uçar