Demek oluyor ki,
Bal yiyen baldan da..
Toprak hattında şarteli inik sağı solu belli olmayan burgaçlı gerilimlere hususiyeti mahsus
Yanlış bağlantıların kablosu pirizi alıştıkça başkalaşan çarpılmalarla evli barklığa çorak çıktığı
insanını her ayrıntıda kendi hortlak molozuna benzetmesi kaçınılmaz ve kesindir
Yollar kurulur bozulur amenna lakin..
Dirayetin dayanıklığın ilmim iraden yoksa bıraktın mı hiç ummadığın çukurlara düşüyorsundur
Asıldın mı bilinmedik boşluklara sökülüp kopuyorsundur
Ve bir kere sökülüp koptunmuydu doyurup besleyen ölümün gıdasına zıkkımına zehrine avunup aldanan
Hiç anlayıp bilmiyorsundur bile asıl neydi, esas neresi, sahte hangisi, yalan dümen kim..
Formatlanmış ölçülerin gerçek insan varlığını kendisiyle tanımlamayan kokuşmuş kalıplardaki
Alıştıkça yanıltan her yokluğu varmış gibi algılayıp kabullenerek
Yılgın yorgunlara bezmiş usanmış poz ve piyasa dayatmalarını ısrarla ve inatla
Aşırı koruyuculuğun seni sana rehin alan her çeşit kusursuz hatasızlığı tapınaklaştırdığı kurdan kulvardan
İyilik güzellik bahanesi adına yolunu ilkesini azıp sapıtmış mükemmellik morguna buzullaşarak
Kendinden rol çalan hayatı sönük ur kitlesi vitrininde birikinti artığı ve kalıntı çöplüğüdür
Demek okuyorsun ki, ilkesi iradesi olmayan hayatın mülk sahibiysen yürürlükteki morga
Öte berisiyle beraber çıfıt kadavrası yıkıntılar fosili ve murdar kalıntısı olmaya mahkumsındur
Hiç sektirmez şaşmaz mahvoluşun itildikçe aralanan aciz viran muhtaç ve sığıntılar yükünü
Sefil surette eğri büğrü şirincelik dişirip toplayan sürgün kapılarına rezil rüsva ederek
Kıyamet gününü kendi intiharıyla süsleyip donatan kargaşa noktasıdır dünya bildiğin trafik
…. Çünkü hangi niyetlerle yola çıkarsa çıksın hiç bir şey yoktur ki
Her zahmeti zor dayanma gücünün bittiği kırılgan bir yerde darmadağın çürüyüp çökmesin
Ancak tek şarta yerin dibine toprak olup cesedini çiğnetmeye ölüp gitmek kadar
İntihar peşinde kıyamet ekip biçen azap diyetini yutkunup sindirmeye rıza gösterip razı gelerek
Ve belasına derdine bulaştıkça çığ gibi büyümelerin ipe sapa gelmez yumağını öre işleye
Ölüp kendinden kurtulmakla ancak bıraktığı dünya boşluğunu yitik kayıp dosyalarla ödeşmeye
Bütün küskünlüklerin örülü duvarları geçimsiz kapıları gidilmez yöreleri ve aşılmaz dağlarını
Esen yellerden sorarak can acısının yakıp körüklediği hasret kokusunda yol gözleyip bekleşen
Yetmişinden sonra hele bir daha bir başkadır dünya gününü huzurun armağanını sihhate sağlığa diyerek
Ecel garında bembeyaz mendillerin kendiliğinden sallandığı kimi sarmaş dolaş yıkık yoksun
Kimi derdi dertle avutmanın sahibi kimi yalnızlığyla muhabbete keyfe kederler sarmalıyla
Paranın mülkün karşılayamayacağı kutsal değerliliktedir çünkü ilkesi sıfatı doğal dengelerden olup bitme insan ve insanlık
Demek oluyor ki böylece bu yollarda bal yiyen baldan da zehirlenir bıkar bezer usanır mı usanır…
Demek oluyorsun ki,
Olsun da sevgi dilinden
Olsun da itibarı saygıdan
Olsun da sıfırla başlayan her şeyi sıfıra bitirip tüketerek aklına fikrine hayaline koyup giderken dünyayı
Ölecekse insan iki dudağının arasında aşkın
Koynunda kucağında bir piyeslik hayal perdesidir sonsuzluğa miras devran döngüsü fani
Demek oluyorsun ki, bir yol bir han aralığında ölsem de gitmen sandığın misafirlikte
Konar göçerliğin kervan katarından bir gölge ve bir sureti hayalden ibaretsin
Ekim/23
Kayıt Tarihi : 8.10.2023 16:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!