Bir otel odası, yalnız ve yaban.
Yağmurlu camlardan baktığım zaman,
Kurşunî şu semâ yere mi inmiş,
Yoksa gökte mi bu dumanlı orman?
Yeşili solmuş, hayal meyal ağaç.
Kaybolmuş dallarında yapraktan taç.
Şakıyan kuşlar hâmuş, hepsi sinmiş,
Tabiat, güneşe ne kadar muhtaç.
Bu manzara sanki gönlümün resmi.
Biter mi dünyamdaki gam mevsimi?
Dağlar bile sisten kefen giyinmiş.
Ruhumu delen bu kaçıncı mermi.
Hikâyeler ateş, alevli, soğuk.
İnilti var her yerde, boğuk boğuk.
Elhâk, hasta kalpten akan irinmiş,
Hırs, haset, hubb-u câh, taleb-i kavuk.
Vakit kış, esse de buz gibi rüzgâr,
Yûnûs, toprak ne tohumlar saklar.
Umut, duâ kanatlı ata binmiş,
Tasa yok der, uzakta değil bahar.
Şubat 2016
1 Hubb-u câh. Şan şöhret düşkünlüğü
2 Taleb-i kavuk: Makam mevki talebi
Kayıt Tarihi : 28.5.2021 10:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!