Kimliğimiz yok, kimsesiziz... Yitik bir ülkünün dağlara sevdalı çocuklarıyız. Sığmaz gönül kafesimize özlemlerimiz. Bakışlarımız arşın arşın ölçerken geceyi, utanır tutsaklığımız.
Dağlarında delidir baharlar. Özlemimiz bir ormanın kardeşliğinde, hüznümüzse dallarına kuş konmayan ardıç ağacının yalnızlığında gizli. Bir “karaşın” bakışın kıvılcımıyla tutuşur yürek. Sönen yangının küllerinde açar kor rengi bir gül şimdi.
Bütün aşklar gayrimüslimdir bu coğrafyada.
Düşlerimizin inanılmazlığı azgınlaştırır durgun suları ve kuşanır öfkesini şiir ve de tükenir kurşun kalemler yazarken bu masum öyküleri.
Bir şafak vakti pusudadır avcılar. Ceylanların pınar başlarına inmesini gezler tüfekleriyle. Ve sevdam bir ceylanın gözlerinde suya iner...
Sahi yasadışı aşkımda akşamın kaçıdır vakit?
İndim doruklardan, sildim gururumu “onursuzunum daha nen olayım”. Senin için dağladım gözlerimi, ışıksızım. Sattım ruhumu şeytana bir pula. İsyanım tanrıyadır ve dört kitaba; Sarmasın diye bedenini ateş, olmasın diye “cehennet”.
Vurgunum sana anlıyor musun? Bir kaybolup bir varoluyorum, bir ölüp bin diriliyorum... Dilimdesin hece hece. Cesaretim yok söylemem kimselere, senin için del’olduğu mu.
Sırf sevdim diyedir kaçması seher uykularımın ve de açması çiçeklerin; yüreğimin güzünde. Hüznüm bir bulut olur ya bazen, kararır ya hani gök yüzü... Yağmurlar sadece senin için yağsın diyedir... Sırf güller açsın diye dudağında.
Ve bir Sincap telaşında bahar... Güller açtı açacak! ...
Nisan 2001 Abidos
Önder KaradağKayıt Tarihi : 9.10.2002 18:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!