Bir Şeyler Olacak Mutlak Şiiri - Sevinç ...

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Şeyler Olacak Mutlak

6............Bir Şeyler Olacak Mutlak

‘’’’-* Yok Ediliş
'''Kadir Pırasoğlu’na: yarınımız, bıçak sırtında…''''

''''sıkıldı fikirler
namluda kurşun tedirgin
hedef yurdum gençliği
dar ağaçlara teslim……….’’’’’’’…Mehmet Kuvvet’e

sıktırıldı fikirler demeyi tercih ettim ben... 168 ülkenin kaderi oynandı öyle, oynayanların olacağına tecrübeler her savaş varlığı, daha da güçlendirildiğine inanılması içindir, inandıklarını yaptıranlara ayağı oynaklar yurdumu geziniyor işte... inanmışlara yurdumda da inanmışlar yine çoğalmış…lakin, namluda kurşun tedirgin, oysa hedef yurdum gençliği, iki kapı komşumuzun öyküsü...

bu cinnetin cinayetini 168 ülke inliyor 45 yıldan beri... inletiliyorlar her yıl daha da bir sükseli akıl almazlık örnekliğinde... bütün bu hazırlığı Türk imajı içindi demeye varacak gibi... ve sanki, Araplar uşakları olmuştu çoktan, parayı veren düdüğü çalar pohpohlanmasından uyanmadı, uyanmayacak... zira şimdi, anlayınca da onuru incinmişlik... kime akar bu kaymak... cinneti cinnette düşünmek hali gibilik bu halimde devam ediyorum biraz daha, bakayım nereye varacak…

Allah büyüktür... bir şeyler tükendi tükenmesine de, halkı nasıl uyarabilmeli, nasıl ulaşmalı onlara diye kıvranıyorum şimdi... başlarına gelecekleri tahmin edemiyor belki... bunun hayalinde bile ürperiyorum... 168 ülke Türk gibi mert değil miydi acaba? ... düşünmeli ve hükümeti tanıtmalı millete... ama yol bilmiyorum... halk ama ne istediğini biliyor gösterişini en gösterişli arabasıyla sükselemeye seviniyor gibiliklerde belirtisiyle kalıyor… 50 yıdan beridir ki halk böyle şaşırtıldı zaten... hükümete güven mi? ... nasıl anlatmaya yüzümüz tutacak diye düşünüyorum ben kara kara... bir yol yordam olmalı... ama bilmiyorum, bu yüzden düşünmeye her olanağı kullanmaya yöneldim elbette...

Sık sık alıyorum: ‘’’’Son 5 yılda İŞLENEN ŞUCLAR BAKIMINDAN cumhuriyet tarihinin en zirvesine çıkmış durumdayız. mevcut yobaz, gerici, hortumcu,aciz,utanmaz, iktidar sayesinde ülkemizde suç patlaması yaşanmaktadır. soyulmayan ev-işyeri,tehdit edilmeyen insan, şiddet hakaret ve baskı görmeyen KADIN,neredeyse kalmamıştır. cinayet,cinnet ve şiddet patlaması yaşanmaktadır. karşılıksız çek,sahte senet,sahte imza,ve sahtecilik- şuçlarında son yılların dünya rekorunu kırmaktayız. turizmde dünyanın en ucuz ülkesi olmuşuz. malezya,fas,mısır gibi ülkelerin bile gerisinde kalmışız.’’’’... Serdal Göçmen

bu gibi haberleri… bu yetmiyor ama… kendin çal kendin söyle havasındayız böyle… belediyeleri bari tekrar kazanmaya, diye şans aranmalı vakti bile geçti… işte yılları buna kullandılar bu hortlaklar, geçirdiler ele can damarını... belediyeleri… parti değil artık şu an elimize doğacak olanak... onlar kalmalı, dışarıdan ısmarlanmalı bu hükümet artık kalmalı, ama ona dayatma ile isteklerini anlatmasına yormalı... halkın soluğu bu yolda gözleriyle berraklaşacak... şu an ise sadece izleyip, gözet duracak, fırsat doğunca ancak hareket edilecek gibi durum içine fırlatıldı Türkiyem… o an’a kadar da bilgilenmek kalıyor… bilgi zenginliği değil aslında acil ulaşılması gereken, hem hürdür herkes bilgilenme ihtiyacını belirleyebilmesi... ama yüreklilik duruşu asil ve tek gerekli olan bu değerini kaybetmeyi sevmez ve sevmeyecekte…

bu işte demek oluyor ki, bilgi hep akılda değil, gözlerdeki bilgi daha değerli olduğu içindir, iç gözü deniliyor, hissiyat denilendir bu belki… bu hissiyat parlaklığıdır uygarlığı tohumlanmaya güneşini doğan, yağmuruyla ıslatan… bu güveni tekrar kazandırılabilir... bu güveni ama önce bilgili olan cemiyet olarak duyabildiğimizi duruşumuza kazandırmalıyız, diyeceklerdir... ne diyeceğiz buna, düşünüyorum kara kara...

bu arada üstelik saldırılarına dayanacağız, kadın, çocuk, rektör, okullarımız, polis vs.... bu o kadar önemli değil... vatansızlık olursa işte o zaman, vay aman bu ne duman demeye bile nefes alamadan, öylesine aç susuz bırakır davarı, aç susuz ahlakıyla ama her gün birinin canı istedikçe dalar kurt gibi... bu türlerden gel keyfim gel sefasını göstermeye geç kaldı medya biraz... hayırlısı olacak elbet... ne dışarıdan bir bakış, ne içeriden bir tam güven birliği hiç geçmedi aklımızdan… sanılıyor böyle, bu yüzden hortlatılıyor hortlak göstermelikler… vatan içinde vatansızlığı anlatanları dinleyebilmeye, okuyabilmeye yürek dayanmıyor... ama canımız dayanacak buna...

bilenlere böyle iletimle ne olacak diyorsunuz diye sormayı susamıyorum işte, bu halsizliğimizde, içten içi kemirt havası bu galiba, bu yarattığı etkisi... dayanacağız da, nasıl ulaşacağız halk güzelliğine... onların, habersizliğin gerçeği ile yüzleşeceğine nasıl dayanılacak, nasıl dayanacağız… ben bu konuda yazmak isteyeceğim…

ben düşünmeye zorlayacağım diye çıkmıştım yola ya, endişe kazanım kaynıyor, doğru muydu diye... yeni bir yol arıyorum... halka ulaşmaya... halka çalmayın artık bu demleri, 70 yıllık masal bunlar, hep söyleme, hep söylenme... benim bu türü dinlemeye mecalim yok demeye damak tadları yaprak gibi dallarda... sonbahar hiç gelmesin dilek anları bunlar… ve diliyorum...

bir şeyler olacak mutlak... afrika kaderine kuyunun kazıldığına çok eminler... avrupa, amerika çok emin... ingiltere hoşluğu oynuyor tekrar efendiliği kazanmaya... mesajları okumayı öğrenelim, sızlanmayı değil... adam zaten söylüyor bunu yapacağını, bu darağacı oynaklığını canlandırmayı bir daha…adam dediğim hükümet sorumluları zannettikleriyle, iki üç kişi hükümet kralı, diğerleri davarları... anlatabilecek miyiz onlara davar halini hangi bedel uğruna böyle gönüllü büründüklerini... anayasamızı parmaklattırıyoruz, farkında mıyız? .... üzgünüm… üzgünüm, içimin kanıyla söylüyor dilim, sanki zehir akıyor mübarek... bu zehirleri akıyor 168 ülkenin mazlumları, şırıngalanan midelerinden zehiri artık dilleri akamıyor, canları yaşam bakıyor olduğuyla anlaşılmaya imdat çağlıyor.... pardon, imdat çanları çalıyor, duyurabilecek miyiz bunu demek istemiştim... bir süre bu haberle ilgilenmeye iliştirilmemi güçlendirmeliyim biraz sağduyu donatımıyla... hiç hoş değil içim... aklım, bir saklanmaya bir konmaya bir okkalamaya hazinesini kırlangıç uçuşunda… başım hoş değil… ayaklarımı kanatlandırmıştım zaten… bu benim artık bütün bedenim... bir şeyler olacak mutlak…

fiziksel temas diyor, psikoloji, en değerli etkidir davranış duruşuna… çocuklar kucaklanmalı, ama sıkıp sıkmadığı önemi din eğitiminin en erken çağına dayandığına and içiyor teoloji... yani din adamları böyle şırıngalıyor... tıp ne güzel kullanıyor şırıngayı... şeytanlıklar ama başka haller biliyor işte...

çocuğa bilgi seçimini sunmanın en değerli güven veren dayanak olduğuyla hissetmeli sevgiyi diyor diğer tüm bilim alanı… bu işte hoş bir oyun sahası, çocuk da oynayarak öğretiyor öğrenmeyi… evet, oynayarak öğretiyor öğrenmeyi... sadece öğrenmiyor, öğretiyor olmayı da tatmanın bu uzmanlığını beğendim…

bildiğimiz en sağlıklı eğitim olduğuyla... çünkü, dini bilgi ruhumun ihtiyacı olduğu için diyebilecek hürce, kendini savunabilecek evet hayır diyebilme hürriyetiyle... evet+hayır= hayret derim hep... bebekler hep hayret bakışırlar, doyamayız onlara, cıvıl cıvıl ederler içimizi, ne bilmek istiyor bebeğim daha, az diyor hep verilen bilgiye, sohbete...çok diyor durmadan ağzına mama tıkıştırılınca... ihtiyacına elbette karşılık verebilecek kadar olgunluğu en sevimli terbiye unsuru oluyor, kendi kendini disiplin verisi zenginliği oluyor bu… bir şeyler olacak mutlak…

gençliği veremez kimse, alamadı ki hiç, alamayacaklar ki hiç... gençliği çalanlar batıklığını köpürüyor hep... (Fikret Oğuztürk beyin değerli bir şiiri güzel bir kaynak olmuştu bu düşüncemi tırmandırmaya) … gençliği kazanandır hep tek sahibi ebediyete kadar... işte bunu sevmez insan hayvanlıkları, bu yüzden denenir yollar buluyor, denemeye işçilik ettiriyorlar gönüllerinin zevkine zenginlik hisleri uyandıran ülkelerde… çocukluğu, gençliği kuşatmaya ya sevgidir ya saldırı bu yol... çocukluğu, gençliği kuşatılmaya terkeden ‘ben’ varlığını ‘biz’ birliğine ulaşım yoluna engeller tuzağı kurmaktır... ben olamayan bize ulaşamayacağı içindir çil tavuğu gibi kışalatmak... din olanağına karşı bir artı çirkinlik... iki kıskaç arasında kalmak ne büyük dehşet değil mi? ... kaçışanı kapıp mideye indirmeyi biliyor hayvanlar, bu öğretiyi benimsemiş insan hayvanlıkları, dolanıyor yularsız, başımızda, aramızda bile değiller artık... tv, belediye (lanet olsun) ... evcilleşmeye yuları gerekliydi, bunu da insanlık onuru benimseyemiyor işte... bir şeyler olacak mutlak…

Eylül 2007

Duygularımı da ben bağlayamadım, izninize amadeyim… af bulabileceğim umuduyla değerli Şairlerimizin bu zengin duyarlıklarında etkilenmemden, ayrıcalıklı teşekkür ediyorum o güzel emeklerine... öyküler, kısa yazışmalar diye değer taşıyabilir bu düşüncelerde dinlenmek...

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 21.9.2007 06:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yusuf Ziya Karahasanoğlu
    Yusuf Ziya Karahasanoğlu

    Siz vazifenizi yapmaya devam edeceksiniz.Ortamı karıştırmaya,germeye, yalan yanlış hurafelerle uğraşmaya, İslam adına ahkâm kesmeye,Kışkırtmaya. Siz vazifenizi yapın herkes vazifesini yapacak.Değil siz O en çok güvendiğiniz kuvvetler var ya onlarda gelseler artık akan sular geriye dönmeyecek.21 yüzyılda dünya uzayın fethiyle uğraşırken sizler gibi çağdışı kalmış, hatta fosilleşmeye yüz tutmuş atıklar hadlerini bilmeyi öğrenecekler.Bu ülkeyi, yani 73 milyonu 730 kişiye yönettiremeyeceksiniz.Siz çatlamaya devam edin.Ben sizin bu çaresiz halinizi büyük bir zevkle seyrediyorum.

    Cevap Yaz
  • Nazan Akçay
    Nazan Akçay

    İktidarların olduğu kadar bizlerinde suçunu yansıtmalıyız.Bizler değilmiyiz iktidar yapan

    Cevap Yaz
  • Nurdane Diken
    Nurdane Diken

    Değerli fikirlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler.
    Evet bir şeyler olacak. Bu muhakkak.
    Bizleri bir oy deposu görüp işi bitince insan yerine bile koymayıp dayatmalara bulayan bir anlayış.
    Seçilmişler mi? atanmışlar mı? İyi ama seçilmişler atanmışları göreve getirmiyor mu?
    Bir kaostur gidiyor. Hayırlısı olsun.
    Her gecenin sabahı vardır. Sabahı bekliyoruz.
    Kutlarım.
    Sevgiler.

    Cevap Yaz
  • Aydın Sevgi
    Aydın Sevgi

    Duyarlı yüreklere selam olsun.

    Adaletin olmadığı biryerde güç zulümdür.

    Saygılarımla.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (4)

Sevinç Kavuk