Bir Sevdalı Adam Şiiri - Selim Sencer Aydın

Selim Sencer Aydın
1

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Sevdalı Adam

Yaşlı bir ırmak,
Asıl bundan sonra veda mahiyetinde elvedalar.
Ad veremedim gidişine.
Bir güneş çizgisi,
Öğleden sonra,
Alabildiğine çimen
Ve kimseyi göstermeyen aynalar; başlangıç değil midir aykırı uçlara.
Ve bu nasıl başlangıç olabilir? Tükenmek değilse...
Zaten hissedilen her şeye cümle kurulamıyor.
Ki bir cümlenin tüm kara parçalarında duyulma olanağı var mıdır?
Oturuyorum, lacivert bir yangının eteğinde ,
Bana bu hayat yetmezken
Seni tüketirim, gözlerini kuruturum,
Ben karanlığım Nesrîn Hanım.
Bana gökyüzü yetmiyor, gözlerin gerekiyor.
Gözlerinin olanağı olmasa da beni anlamalı.
Olanağı olsa da,
İnsanların gözleri konuşabilse, ağızları yerine.
Bu yüzden etkiler beni dingin bakışların.
Görmemek çirkinleştirir bizi.
Bu yüzden sıkıntı verir karanlık.
Görmek yaşamın kendiliğindenciliğidir.
O okyanuslar nasıl sığar gözlerine, içinde umudun tüm kapıları. O kapılardan biz geçtik. Örtüp kapıları bir yaprak gibi hüzünle dağılıyoruz ilk yazda...
Kapalı, kalabalık çarşılar da koşuyorum yalın ayak,
Ölüme doğru.
Aldığım bir nefesin tüm sokakları dolaşma olanağı var mıdır?
Kim haklıdır bu kavga da Nesrîn Hanım?
Ve nasıl barışılabilir?
Yanıldım.
Direnmiyorum.
El çırpmıyorum artık. Mavzerlerde çiçek açtı sonradan.
Şimdi gece yokluğunla kararıyorsa elden gele?
Yaşım biraz da akranıdır yüreğimin.
Geceler;
Pervazlarda türkü,
Yüreğimde ki ince ruh.
Kapıları açarsın yasemin kokularıyla.
Şimdi saçlarında titrerdi şiirler.
Şiirlerim yangın,
Şiirlerim geberesiye yalnız...
Nefesin tükenene dek kabuk bağlayacak yaralarım.
Bedeninden, bedenime köprü olacak şiirler yoksa, bu benim dalsızlığım, boynumun borcudur.
Yalnızca uçurum açmıyor yaşadığın çağ,
Çapraz yollar asarak ilerliyor uçuruma.
Yüzün,
Bir kuş kanadında çırpıyor.
Ben ise son avcı.
Sana bir sığınak olsun bu satırlar, isimsiz şiirler.
Adın nasıl olsa tamamlayacak tüm güzellikleri...
Bir yalnızlığın hacmini ölçmeye kalktım .
Hangi adalardan toplamıştık yalnızlığı, ayaklarımız bir balık.
Kaçıyor herkesten yalnızlık.
Tütünümüzde yok şimdi.
Cebime doldurdum, nar çiçeği rengi deniz köpüklerini
Taç yapmak için başına.
Kim bilir?
Belki de kaç ırmağa dikdik gül fidanlarını. Sanırım Tanrı da böyle yaratıldı, mandalinalardan gökdelenlere kadar...
Bilmem hangi adalardan getirdik yalnızlığı
Yasemin kokuları arasında.
Saçların iplik iplik uçuşuyordu.
Döküldük ki yer yüzüne saçlarınla,
Yağmurlar çekildi birden her biri bir yana.
İnsan aşık da olabilir omzunda ceketi olmadan, ozan da olabilir dünya sıkıntılarından kuşlar havalanmadan.
Çünkü
Çalınır her sabah denizin rengi
Kör bir balıkçı tarafından.
Anlatsa bir serçe daha;
Koklaşmak mı ekmekle savaş mı diye.
Bazen iki damla yaz yağmuru.
İnsan ölünce de serçeler uçuşur, fesleğenler kokuşur.
Saçların,
Serçelerin üstüne
Fesleğenlerin üstüne işlenecek ve içlenecek.
Ve bir sabaha daha uyanacağız,
Körpe bedenlerimizle!
Ülkesi gökyüzüdür aykırı ayrılıkların.
Kendime en çok şuan benziyorum

Selim Sencer Aydın
Kayıt Tarihi : 20.10.2018 18:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selim Sencer Aydın