“Sen”li yaşamayı bile, bu yüreğe çok gördün sen,
Bende bir “sen” yaşıyordu, ellerinle öldürdün sen...”
Belki gönülsüz bir aşktı, sen sevmekten korkuyordun,
Sebep yokken ayrılığın, zindanına beni tıktın,
Daha işin başındayken, bu aşk yürümez diyordun,
Sevda denen bu oyundan, ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Sensiz bir lâhza yaşamak, bin yıl azaptan beterdi,
Oysa ateş çemberinde, beni bıraktın, sen çıktın...
Gamzelenmiş bir gülüşün, bir tebessümün yeterdi,
Sevda denen bu oyundan, ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Hep bir adım önde gitti, gururun ve ihtirasın,
Sevmek yoktu lügatında, belki de sen haklı çıktın...
Azap dolu bir ömürdü, bana kalan tek mirasın
Sevda denen bu oyundan,ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Söyle, hayat yokuşunu, bu can sensiz de aşar mı?
Bir “sen” vardı yüreğimde, bir kurşun da ona sıktın...
Söyle artık bundan sonra, bu can “sen”siz de yaşar mı?
Sevda denen bu oyundan, ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Kayıt Tarihi : 15.3.2008 21:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
“Sen”li yaşamayı bile, bu yüreğe çok gördün sen, Bende bir “sen” yaşıyordu, ellerinle öldürdün sen...”
SÜPER. Beşerli bölümleri son iki mısrasının kafiyesini ilk üç mısradan birinde de kafiyelendirmeniz, şiirin cazbesini ve melodik yapısını güçlendiriyor. Bu nefaset 8+8 e 10 yakışır.
Hep bir adım önde gitti, gururun ve ihtirasın,
Sevmek yoktu lügatında, belki de sen haklı çıktın...
Azap dolu bir ömürdü, bana kalan tek mirasın
Sevda denen bu oyundan,ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Hayat çizginiz hep neş’eyle dolu olsun.
Sevgiler...
Âlimoğlu
Sebep yokken ayrılığın, zindanına beni tıktın,
Daha işin başındayken, bu aşk yürümez diyordun,
Sevda denen bu oyundan, ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Sensiz bir lâhza yaşamak, bin yıl azaptan beterdi,
Oysa ateş çemberinde, beni bıraktın, sen çıktın...
Gamzelenmiş bir gülüşün, bir tebessümün yeterdi,
Sevda denen bu oyundan, ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Hep bir adım önde gitti, gururun ve ihtirasın,
Sevmek yoktu lügatında, belki de sen haklı çıktın...
Azap dolu bir ömürdü, bana kalan tek mirasın
Sevda denen bu oyundan,ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Söyle, hayat yokuşunu, bu can sensiz de aşar mı?
Bir “sen” vardı yüreğimde, bir kurşun da ona sıktın...
Söyle artık bundan sonra, bu can “sen”siz de yaşar mı?
Sevda denen bu oyundan, ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
HOCAM YÜREGİNE SAGLIK KALEMİN DAİM OLSUN SAYGIALRIMLA YILDIRIM ŞİMŞEK
kıymetli ve içli eserinize tebriklerimi postalıyorum...
Sebep yokken ayrılığın, zindanına beni tıktın,
Daha işin başındayken, bu aşk yürümez diyordun,
Sevda denen bu oyundan, ne kadar da çabuk bıktın,
Sen vuslatın kalesini, kendi ellerinle yıktın...
Kaleminize yakışır bir şiiirdi. Hele çok hoş bir ayak kullanmışsınız. Tebrikler ve saygılar
TÜM YORUMLAR (27)