BİR ŞEHRİBAN NAMESİ
I.
/ Oysa akdimiz vardı, cümle âlem içinde
Âlem elin içinde, el âlemin içinde /
Merhaba Şehriban’ım, Şehriban’ım merhaba
Akşamın meltemiydin, sabaha bad-ı saba
Sen ki elvan elvandın, eşsiz lalezarımda
Sen ki gönlümde billur, bir nûr intizarımda
Bugün ay ışığında, gök kubbeye boyandım
Gün ağardı, güneşli, bir sabaha uyandım
Ufkunda kulaç kulaç, yüzdüğüm umman vardı
Gönlüne sığındığım, kutsi bir liman vardı
Aşkın girizgâhında, yazıldım bu seraba
Merhaba Şehriban’ım, Şehriban’ım merhaba
Bilir misin her gece, seni gördüm düşümde
Ben düşümün peşinde, düşüm benim peşimde
Halel gelmesin diye, iblisi kovuyordum
Zelil, mahzun ve bitap, alnımı ovuyordum
Cühelâ idim yandım, ulemadan feyz aldım
Sırtında yünden aba, boynunda ipek şaldım
Seherleri buz kestim, soğuk bir tadım vardı
Evvelce gayri mühim, ama bir adım vardı
Kifayetsiz bir sondun, hicrandın gülüşümde
Bilir misin her gece, seni gördüm düşümde
Sevdiceğim cananım, dem içtim gözlerinden
Sırma çanaklarından, pirinç güğümlerinden
Hiç görmedin, bilmedin, Lale Devri’ydi zaman
Dudağım neyzen idi, gözlerim içli keman
Sevdamız bu lisanda, dolunay batmasıydı
Divane pervanenin, şem ile yatmasıydı
Kulağımda ezgiler, elimde sazım vardı
Kalubelada akdim, sıratta yazım vardı
Meczup olup sakındım, kendim dahi kendimden
Sevdiceğim cananım, dem içtim gözlerinden
Fuzuli'yle hasbihal, ettim şikâyetinde
Rezil rüsva ağladım, öldüm kıyametinde
Zerre-i miskal her söz, ziynetti gerdanıma
Firuze bakışların, güneşti zindanıma
Gâh muhabbetle sardım, buzdan yanaklarımı
Gâh dilimi dağladım, yaktım dudaklarımı
Dimağımı zorlayan, âşık damarım vardı
Yanağımda okkalı, kendi şamarım vardı
Baki çaldı kapımı, divan eteklerinde
Fuzuli'yle hasbihal, ettim şikâyetinde
II.
/ Oysa bir seyyah idim, evvel zaman içinde
Zaman benim içimde, ben zamanın içinde /
Her güne ayrı yazdım, her beyit beytü’l-gazel
Vuslatın bahçesinde, yâdıma düştü ecel
Lokman Hekim de gelse, çare değil ağrıma
Senin en çok sükûtun, gidiyor ağırıma
Ah ettim eyvah ettim, yine de tükenmedim
Açtım avuçlarımı, elife mim ekledim
Bağrımda kor alevler, gönlümde nihan vardı
Sensiz cennette bile, bir çeşm-i giryan vardı
Güzeller çirkin oldu, çirkinler ise güzel
Her güne ayrı yazdım, her beyit beytü’l-gazel
Mahşerin ortasında, ezan-ı dil aradım
Kevser yatağında hâr, ateş tasında kardım
Tenim permeperişan, ruhumda zebaniler
Silkeledim yakamdan, düşmedi haramiler
Mazinin kollarında, sırtım delik deşikti
Oysa tek arzuhâlim, aşiyan bir eşikti
Ne bahtiyar cemalim, ne de huzurum vardı
Fikrimi gölgeleyen, nazlı gururum vardı
Derin yaralarıma, yine kendim yaradım
Mahşerin ortasında, ezan-ı dil aradım
Vakit ayrılık vakti, usulca gidiyorum
Tut ki sana gelmedim, ben bana dönüyorum
Kaç segâh yazdım bilmem, bilmem kaç eyvah ve ah
Buselik makamından, geçti sultaniyegâh
Virane oldu gönlüm, önce düştüm gümraha
Suretin hatırladım, eriştim inşiraha
Varlığınla yok oldum, senli dilşadım vardı
Yokluğunu var saydım, yitik irşadım vardı
Keder ile Mevla’ya, hep niyaz ediyorum
Vakit ayrılık vakti, usulca gidiyorum
Hoşça kal Şehriban’ım, Şehriban’ım hoşça kal
Sen candın, sen canandın, şadandın sen, öyle kal
O narin duruşunla, kristal bir edaydın
Sımsıcak bakışınla, kubbede hoş sedaydın
Rüzgâr şarkı söylerdi, fırtınalar duyardı
Baharda kelebekler, o şarkıya uyardı
Ve lakin bir sen yoktun, harici her şey vardı
Bir de beni bekleyen, külden mezarım vardı
Bu artık veda değil, bu artık son intikal
Hoşça kal Şehriban’ım, Şehriban’ım hoşça kal
Kayıt Tarihi : 11.5.2020 08:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çok güzelsin siir
Muhteşem!
Şiir sizin içinizde ve siz şiirin her yerinde!
Kutlarım Yıldırım bey
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
TÜM YORUMLAR (3)