Damlayı değersiz gören, insan elbet şaşırır
Son damla beraberinde, okyanuslar taşırır
Tek pirinç tasarruf etsen, insanlık ihya olur
Aksine israf yapınca, kişi sefalet bulur
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Kıymetli Üstadım kaleminize, yüreğinize ve yazan ellerinize sağlık.
Şiirlerinizi okumak büyük keyif.
Sizi tebrik ediyorum.
Sağlıcakla kalın.
Emeğinize yürek sesinize sağlık hocam. Değerli kaleminizden güzel bir şiir okudum. Kaleminiz var olsun. Selam ve duaile
Yüreğine sağlık hocam şiirinizi beğeniyle okudum tebrik ediyorum selamlar saygılar sunarım
Gerçekten güzel yazıyorsunuz
Bu şiirimde; Kelebek Etkisi, Kaos Teorisi, Bereket Teorisi, bir Çinlinin bir pirinç tanesini israf etmeme hassasiyeti hikâyesinden hareketle; İslam’ın yasakladığı israfın, hırsızlığın, tamahkârlığın, zulüm yapmanın, nimeti küçümsemenin ve ihtikârın terk edilerek, Peygamber Efendimizin “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözünün rehberliğinde dinimizin büyük önem verdiği tasarruf etme, hayır yapma, emeğe saygı ve kardeşlik konularının öne çıkarılmasını ele aldım.
Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır. Bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.
Bir bilim insanımız anlatıyor:
Amerika'da master yaptığım yıllarda, çalıştığım üniversitenin yemek salonu açık büfe şeklindeydi. Herkes dilediği yemekten istediği kadar alabiliyordu. Yemekhanenin kapısında "Take what you need.Eat what you take" (Yiyeceğin kadar al, aldığını da ye) diye yazmakta idi.
Bir gün aynı masada yemek yediğimiz Çinli bir arkadaşı, tabağında kalan son pirinç tanesini almaya çalışırken görünce dayanamadım; denemek için dedim ki: "Bir pirinç tanesi için neden bu kadar uğraşıyorsun? Bırak tabakta kalsın."
Çinli arkadaşın verdiği cevap çok düşündürücüydü: "Her Çinli bir pirinç tanesi israf etse, Çin nüfusu ile çarp bakalım, kaç ton pirinç yapar? Biz kalabalık bir ülkeyiz, israf etme lüksümüz yoktur." dedi.
Yine denemek için dedim ki: Şu anda Çin'de değil Amerika'dasın. Tabağında bırakacağın pirinç tanesi Çin'i değil, Amerika'yı zarara uğratacaktır. Bu sözlerim karşısında güldü ve şöyle dedi: "Yaşadığım ülke olan Amerika'yı bu şekilde zarara uğratmak onurlu bir davranış olmaz."
Çinli arkadaşı bu onurlu davranışından dolayı tebrik ettim ve düşüncesini paylaştığımı söyledim. İslam dininin bu konudaki, "Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez" buyruğunu açıkladım. Çok hoşuna gitti. Tam o sırada, Müslüman bir arkadaş tabağındaki yemek artıklarını çöp sepetine boşalttı. Bunu gören Çinli arkadaş onu göstererek: "O Müslüman değil mi? dedi. O kadar üzüldüm ki, ne diyeceğimi bilemedim.
Şiirin temasında yer alan Kaos Teorisi ve Bereket Teorisi hakkında konuyu çok uzatmamak için şiirin hikâye kısmında açıklama yapmadım. Merak eden okurlar bu konuda kendileri araştırma yapabilirler.
Cengiz Han ‘Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi, bir nalı; nal, bir atı; at, bir komutanı; komutan, bir orduyu; ordu, koca bir ülkeyi kurtarır. Ve sakın bir yavruyu küçümseme; o bir gün kaplan olabilir.’ der.
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta