Biletsiz bindin sevda trenine
Atladın, sorgusuz, delicesine
Farkında mısın sevgi taşır bu vagon
İnemezsin hemen öyle sen isteyince...
Öde bakalım şimdi bedelini
Yok öyle bedava geçip gitmek
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Senn, sevgii, aşşk biirde gözümden akan yaşıım
Birdii heer daim, hepsini birden tanıdım..
Senn benm senimsin, korunağımsın
Sensizlik biir uçurumdan aşağıya bakmak gibiyken
Dönüüp gözleriine bakmaktıır isteğim
Yaraşsam gözleriine kabull edermisiin......
Adı Gümüş Otel…
Eskiden konaktı, yürürdü insanlar mağrur endamlı
Olmadan otel bakmazdı hayata evhamlı
İki kat üstü teras, kalem süsleme revaklı
Nişli iki kanat kapı, antre boy ayna, altın yaldızlı
Mahalle eski, mevkii üstü, çevrilmiş evden otele
Çağırıyor zaman, ağlıyor ahşap işleme
Odalarında aynı resim, aynı çerçeve
Masa, tahta sandalye, durmuyor yerinde
Aydınlansa da duvarları yalnızlık kat kat
Sıva üstü tesisat, çevir düğmeyi hayat
Yatak önü terlikler, ezilmiş kader elinde
“Elveda meyhaneci” söylüyor derince
Bağırıyor otelci “düğün çıktı çalgıcı dede”
Kemancı aşağıda, elinde sigara beklemede
Tebessüm, arkadaşı sırt ağrısı eli belinde
Diğeri duvarda, cümbüş, gözler tellerde
Dile kolay yirmi yıl, sırtında cümbüş
Eskimiş aynalarda azalmış saçlarda gümüş
Dağıtmış insanlara kalmamış yüzünde gülüş
Yanmamış soba her kış günü üşümüş
İki pantolon dört gömlek bütün üstü küflü askılık
Eylendirecek insanları vücudunda bir canlılık
Üç beş saate olsa gidecek bir de yalnızlık
Nafakası çıkacak bugün, üç beş akşamlık
Otel mi yalnız, odaları mı, yoksa kalanlar mı
Adı gümüş otel, farklı karşılar akşamlar zamanı
Sanki güneş vurmaz artık pencereye sabahları
Oysa konakken çıkmazdı gece bile ışıkları
Pencere sundurma göz alırdı çiçekler sarkınca
Saksı bile bir başka bakardı arnavut kaldırım sokağa
Üstü cila, lale motif, uyum sağlardı perdeye
Yıllar önce, mazi çökmemişti henüz geceye…..
Gördüm…
Mevsim kış gelip kondu dağlara
Beklet gönlüm sabrı gelen bahara
Takatim gelsin yürüyecek aşka
Kar altında buğday hele bahta
Katarlamış da yürek aşk illerine
Kalbim maşuk gül sözlerinle
Getirmedim geri kaldı eşiğinde
Atar gördüğün odur yüreğinde
Şükür kapısında kıymet başımla
Sevda izleri var döşeli taşında
Sarmaşık mı o örmeli dalıyla
Muhabbet gördüm her bakışta
Gelir gördüm aşkın kervanı
İzinde kalmış derdim dermanı
Bizim handa kondu konalı
Sevda gördüm baktım bakalı…
Tutuklusun, müebbetsin kalbimde
Cezan ben olayım sana bir ömür
Mutluluğu tanıyacaksın sevgimde
Bırak tebessümün olayım bir ömür...
yüreğinizesağlık çok güzel bir şiir
saygılarımla
Desem…
Unutmuş sanma gel, bakıp gecenin yıldızına
Solar güneş doğunca, sönen aydınlığına kanma
Bulutlar gri bugün, vurur rüzgar çevirir yağmura
Yağar, göğe mavi çalar, anlık renge aldanma
Dün bugün yarın hepsi birse madem sevdada
İşte dünün ümidi de bugüne değil miydi aslında
Hep yüreğimiz hüzünden değil, huzurdan yana
Yağarken yağmur da çiçektir diyen sendin ya
Hiç görmediğim hayaldir gözlerimde gül yüzün
İçmediysek çay, mevsimler bahardır, değil güzün
Bir günü uzak değil, söylediysen eğer gülün
“Yetmez seni sevmeye bir ömür” yalan değil bugün….
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta