Değişik makamlara sindi notalar,
Her biri ayrı tele saklandı
Kimi ağladı,
Kimi inledi,
Kimi rakkaseleri coşturdu
Kimi aldı götürdü bilinmez diyarlara...
Sen hangi makamdasın,
Kimin hanesinde,
Kimin yüreğinde,
Kimin elinde,
Kimin ayak izindesin?
Ayak izlerinde sürdü gitti
Bir ömrün silsilesi...
Bilmedin.
Kimi an bir küçücük ayak izi
Amacı oldu yaşamın.
Kimi an elini tutamadığının
Sürdün yıllarca izini.
Kimi ansa tek ve derin izlerinle
Taşıdın gönlünde sevdiğini
Güneşin battığı her yerde...
Güneş mi yaktı
Sevda mı seni böylesine,
Dokunulmaz hallerde oluşun neden...
Onca sevdiğinin yüreği,
Sana 'gel' diye haykırırken
Gözyaşlarını sindiremedi mi?
Haykırışlara mı gebeydin doğuştan,
Eline mi verildi fermanın,
As o yaftayı duvara
Çile ile işim yok gayri de.
Al hangi makamdansa şarkın,
Ayak izini sürürüm ben ömrü billah.
Ağlama demedim mi ben sana!
Gel, yıkayalım seninle gözyaşı ırmağımızda...
Ta özüne dek hasreti.
27.7.2007
Serap Hoca
Serap Demirtürk
Kayıt Tarihi : 27.7.2007 18:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
BİLMEDİĞİMİZ NE ÇOK EFSANE VAR.İZNİNİZLE PAYLAŞMAK İSTEDİM. HALİL-ÜR RAHMAN VE AYNZELİHA GÖLLERİ EFSANESİ Nemrut zulmü ile çevresine korku ve dehşet saçar. Bu dönemde bir gece gördüğü rüyayı yorumlatır. Doğacak çocuklardan birisi onu öldürecektir. Nemrut emi verir o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesini emreder. Askerler emri uygular. İbrahim peygamberin annesi Sara Hatun kaçarak bir mağaraya gizlenir. Çocuğu bu mağarada doğurur, dallardan bir beşik yapar, çocuğu burada bırakıp tekrar döner. Çocuğu bir dişi ceylan emzirir. Aradan zaman geçer askerler İbrahim'i mağarada bulurlar. Nemrut'un huzuruna getirirler. Hiç çocuğu olmayan Nemrut ondan hoşlanır ve İbrahim'i yanına alıp büyütür. Nemrut'un zulmü, haksızlığı ve putlara tapışı, halkında putlara tapmaya zorlanışını gören İbrahim insanların kendi elleri ile yaptıkları bu putların Allah olmayacağını söyler. Halka bu düşüncelerini anlatır. Halk korkudan ağzını açamaz. Nemrut'un evlat edindiği Zeliha ona inanır, ama Nemrut'tan da çok korkar. Hz. İbrahim ile Zeliha arasında bir sevgi bağı oluşur. Bir tören günü herkesin törene gittiği an Hz İbrahim sarayın putlar bölümüne girer. Bir baltayla bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üstüne asar. Törenden dönenler endişeye kapılırlar. Nemrut'a haber verirler. Rahipler Hz. İbrahim'e kızdıklarında bunu onun yapabileceğini öne sürerler. Nemrut bir kurulla onu yargılar, kendisinden sorular sorulan Hz. İbrahim 'Görüyorsunuz ya işte balta büyük putun omuzun da. Balta kimdeyse bu işi o yapmıştır' der. Öfkelenen Nemrut, 'Bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar' diye haykırınca Hz. İbrahim 'İşte benim anlatmak istediğim de budur. Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsunuz. Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz. Bu gerçekten tanrı ise neden diğerlerini kırmasın' deyince şaşkınlık geçiren Nemrut ve çevresindekiler İbrahim'in üzerine yürürler. Nemrut İbrahim'in yakılmasını emreder. Her taraftan toplanan odunlar Halil-ür Rahman gölü' nün bulunduğu yerde yığılır. Odunlarla kocaman bir dağ meydana gelir. Nemrut'un kalesinin kuzeyindeki iki büyük sütun yaptırılır. İbrahim (AS) bu sütunlar arasına gerilerek halatla ateşe fırlatılması düşünülür. (Bu sütunlara mancınık denilmektedir.) Zeliha gece gündüz babasına yalvarır. Ama Nemrutun yüreği yumuşamaz. İbrahim (AS) sütunlar arasına gerilen halattan ateşe fırlatılır. Odun yığınlarının ortasına düşer düşmez ateş yerine burası bir göl olur. Atılan odunlar balığa dönüşür. Hemen yanı başında küçük bir göl daha vardır. Balıklar yandıkları için üzerinde kara lekeler bulunur. Göle Halil-ür Rahman Gölü adı verilir. Zeliha'nın göz yaşlarından oluşan küçük göle de Zeliha'nın göz yaşları anlamına gelen 'Aynzeliha' adı verilmiştir. Halk inanışlarında göl veya göldeki balıklar kutsal sayılmaktadır. Bu balıklara dokunanların öleceği, yada başına bela geleceği inanılır. http://www.sanliurfa.com/modules.php? name=Urfa_Rehberi&pa=showpage&pid=31

Eline mi verildi fermanın,
As o yaftayı duvara
Çile ile işim yok gayri de.
Al hangi makamdansa şarkın,
Ayak izini sürürüm ben ömrü billah.
Ağlama demedim mi ben sana!
Gel, yıkayalım seninle gözyaşı ırmağımızda...
Ta özüne dek hasreti.
valla harikasınız ustam be......saygılar
TÜM YORUMLAR (1)