Sana bilmediğin benden anlatacağım. Yüz yaşında doğan bebekten, bildiğin tek bu vardı on beş bin kilometreden... bir de adım… Bazen dudaklarına konardı rengârenk.
Ben eski kadim bir kentin kokusunu sana taşıdım urum evlerinde kaybolan çocukluğumdan çıplak güzelliğinde yıkandığım yeşil bahçelerden, parıltılarını çaldığım ay ışığından söz etmedim.
Göz bebeklerimdeki salt korku değildi bilemezdin gözlerimi görmedin. Onları Ege nin yeşiliyle yıkadım. Sekiz yaşında buluştuğum yalnızlıktı. O gün belki de yüzü / me bastım On sekizimde olabilirlikleri yalnızlığımla paylaştım.
Ah...hiç sevmemiştim böylesine sessizliği, özlememiştim arsızca sevgiyi. Senin olabilirliğini özlüyorum gece düşüyor göz kapaklarıma, solan, yıllanan tenim altında kaldı çocukluğum. Sana açılamadım.Yokluğunun kıyısı uçurum düşüyorum...
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
yüreğinize sağlık...
güzel çalışma..
tebrikler...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta