Bir Ölünün Hatıra Defteri
BİR ÖLÜNÜN HATIRA DEFTERİ KİTABINDAN
Ölünce kabrimi, derince kazın,
Olursa taşına, şunları yazın,
Kopuk bir teliydim, kırık bir sazın,
Dünyada bir an, tın deyip gittim.
***
Dikkat ederdim çok, kulun hakkına,
Severdim Resulü, Allah aşkına,
Umup kavuşmayı, Yâr-ı dostuma,
Kara toprağıma, sevinip gittim.
***
Derdim ki; son anda yırtayım yorgan,
Mahrumlar olayım bir yudum sudan,
Yeter ki demesin, kimse ardımdan,
Ne kötü kişiydim, geberip gittim.
***
Her şey rüyaymış, her şey bir yalan,
Dür-ü güherimi ettirdim talan.
Koca bir pişmanlık ardımda kalan,
Boşa geçen ömrüme dövünüp gittim.
***
Aradım dünyanın en sert taşını,
Pişmanlıkla vurdum, ona başımı,
Dünya denilen zehir aşını,
Tatlı zannederek yiyip de gittim.
***
Bilemedim nedir; rüzgar mı, yel mi?
Dağlardan kopup gelen, azgın bir sel mi?
Avuçlardan usulca, kayıp gideni,
Son demde anlayıp, öğrenip gittim.
***
Yaşam bu günse ölüm yarındır,
Vakit ikindi, akşam yakındır.
Karanlık basmadan hasadı kaldır,
Diyerek tarlama koşup da gittim
***
Vakti girince kıldım namazı,
Ramazan gelince tuttum orucu,
Zannettim Yaratana ödedim borcu.
O büyük hesap da yanılıp gittim.
***
Üç beş parçaya bölünmüş ümmet,
İslam’a değil bu, düşmana hizmet.
Düşmana hizmette olur mu himmet?
Toplanın diyerek çağırıp gittim.
***
Allah’ımız birdir, resul Muhammet
Ukap işte burada toplanın ümmet
Toplanınca gelecek ilahi rahmet
Birleşin diyerek yalvarıp gittim.
***
Ne yücedir Ya Rab uğrunda ölen,
Gözünü kırpmadan, canını veren,
Bir tutam ıshırdı, Mus’ab’a kefen,
O şanlı yiğide imrenip gittim.
***
Günahı sevabı takıp boynuma
Girerken toprağın kara koynuna,
Yalan dünyaya dönüp sırtıma
Yüzümü gerçeğe çevirip gittim.
***
Bulunca gerçeği döndüm şaşkına,
Bıraktım her şeyi Allah aşkına.
Dünya sevisini verdim taşkına,
Allah, Allah, Allah deyip de gittim.
***
Azrail geldi, dedi gidelim.
Dedim, ama ben hazır değilim,
Allah'ın emridir, dedi uyalım.
O uzun sefere apansız gittim.
***
Hayat dediğin uzunca rüya,
Hepten acıymış, tatlıymış güya,
Ansızın çıkılan dikenli yola.
Gaflete düşerek pabuçsuz gittim.
***
Derler ki ölünce kapanır gözler,
Nefsimiz daima dünyayı özler.
Hepten yalanmış bu türlü sözler,
Kapalı gözümü açıp da gittim.
***
Okundu selam, kılındı namaz,
Helallik alındı, edildi niyaz.
Eş dost başımda toplandı biraz,
Derince bir çukura gömülüp gittim.
***
Azrail canımı aldığı zaman.
Dedi, dünyada işlerin tamam,
Geride bıraktım han ile hamam,
Beş arşın bir beze sarılıp gittim.
***
Ölünce mallarım edildi talan,
Önce hanlarım sonrada hamam.
Günahı oldu bana kalan,
O ağır yükümü yüklenip gittim.
***
Görünce yükümü, aklı yitirdim,
Öylesine ağırdı gücü bitirdim,
Dilimi döndürüp tekbir getirdim,
Rahim ve Rahmana sığınıp gittim.
***
Gelince Münker Nekir yanında,
Kocaman bir topuz onun elinde,
Sualler sorunca kabir dilinde,
Bilemem zannedip korkarak gittim.
***
Sordular: Allah nedir? Dedim O Bir’dir.
Muhammed kimdir? Dedim Resuldür.
Allah’ın sevdiği en yüce Kul’dur.
Cevabı verince kurtulup gittim.
***
Varınca kuruldu hakkın divanı,
Sordular ne ettin dünya zamanı?
Adalet kılıcının yokmuş amanı
Ektiğimi biçerek derleyip gittim.
***
Yıllardır taşıdım, ömür yükünü,
Anlamadım âlemin, ibret sözünü,
Alarak şu dünyadan kendi közümü,
Yanan ellerimi, üfleyip gittim.
***
Cehennem denilen bir ulu kazan,
Altında ataş, yaman mı yaman,
Atılırken yalvardım, aman ha aman!
Günahım kadar kavrulup gittim.
***
Fidanlar dikince olurmuş ağaç,
Kurt kuş yerlermiş kalınca aç,
Diriler kadar ölen de muhtaç,
Birkaç fidancık dikip de gittim.
***
Fidanım olmuş ulu bir çınar,
Koyu mu koyu, gölgesi var.
Güneş yakındı bir arşın kadar.
Altında serince oturup gittim.
***
Fidanın birisi meyveye durmuş,
Meyvenin güzeli, enfesi olmuş,
Onları sadece dikeni yermiş.
Meyvemden yiyerek doyup da gittim.
***
Cennet denilen ulu bir dağdır,
Bir yanı bahçe, bir yanı bağdır.
Hayırla ölenler, orada sağdır.
Onları görünce şaşırıp gittim.
***
Bahçeye vardım, önünde gılman,
Gözleri yerde el pençe divan.
Anladım birinden bekliyor ferman,
Burası kimindir? Sorup da gittim.
***
Bu güzel bahçe senin malındır.
Diktiğin fidan attığın tohumdur.
Gel efendim, içeri buyur,
Deyince sevince gark olup gittim.
***
Açıldı bahçemin altın kapısı,
İçinde köşkler, inci yapısı,
Her yanı sardı enfes kokusu,
İçime çekerek mest olup gittim.
***
Dedim; Rabbim şükürler olsun.
O şanlı Nebiye selamlar olsun,
Gönüller imanın nuruyla dolsun.
Diyerek secdeye kapanıp gittim.
Hüdai ÇAKMAK
Kayıt Tarihi : 14.4.2021 09:24:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hüdai Çakmak 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/04/14/bir-olunun-hatira-defteri-3.jpg)
"KİŞİ EĞER ŞEHİT OLARAK BİLE VEFAT ETSE, ÜZERİNDEKİ ALLAH'IN HAKLARINI-NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT VS GİBİ- VE KUL HAKLARINI ÖDEMEDEN YA DA ONLARLA HELALLEŞMEDEN ASLA CENNETE GİREMEZ!"- EV KEMA KAL, Fİ MA KAL-
Hayırlı Ramazanlar.
TÜM YORUMLAR (1)