Sabahın saat altısı,
Birden vuruldu koğuş kapısı,
Arkadaşlar kalkarken,
Kulaklarda ranza gıcırtısı.
Öyle tatlı uyku var ki üstümde,
Hiç niyetim yoktu okula gitmeye,
Henüz yeni başladı sabah etüdü,
Kafalar çöktü sıralar üstüne.
Kahvaltıya beş dakika kala,
Gözler dikilir yemekhane kapısına,
Büyük küçük tartışması başlar,
Herkes yemekhaneye koşa koşa,
Çelik bardak şıngır şıngır masada,
Arkadaşlar oturmuş karşı karşıya,
Bizim ekip tek şey düşünür o sırada,
O da tuvaletlerde içilecek sigara,
Yolcu gelir oğlum bu ne duman,
Herkes der hocam ben içmedim aman,
Ben biliyorum zaten kimin içtiğini ulan,
Başta Ömer BAYCAN ve Mutlu DURGAN
Saat yaklaşır ağır ağır sekize ,
Artık herkes okul kantinine,
Bizi alır bir derin düşünce,
Sevdalılarımız acep nerede,
Bir buçuk yıl söyleyemedik aşkımızı,
Hep yolardık saçlarımızı,
En sonunda söyledik herşeyi,
Var olsun bizim coğrafya sınıfı.
Her sabah onları arardı gözümüz,
Göremezsek rast gitmezdi işimiz,
Neyseki aştılar köşeden,
Yürüyorlardı gayaet inceden.
Geçirirdik onlarla bir kaç dakika,
Sonra zil çalar herkes sıraya,
Tek sıra halinde kontrollü sınıflara,
Yalnız bazen katlanılmazdı Cumali'nin vaazına.
Derslerde bir gırgır bir şamata,
Yine düşerdi kurnazlık aklımıza,
Tenefüsü beklerdik sadece,
Saatte olurdu gözümüz her dakika,
Zil çalınca bir oh çekerdik,
Koridorlarda kol kola gezerdik,
Bazende toplanır aşk komisyonu,
Çay, kola bir şeyler içerdik.
Derken öğlen olurdu hemence,
Yemek bitsin de gidelim kahveye,
Bazen bir sigara, bazen bir parti okeye,
Koşarak giderdik, ya cebeye ya yeşil köşeye,
Ekip olurdu orada tas tamam,
Bizimkileri kaçırmayalım aman,
Öğlen okulda randevumuz var,
Kaçırırsak vah halimize aman,
Bir yürürdük ki ............caddelerinde,
Gören kovalayan var sanır peşlerinde,
Alıştık böyle hızlı yürümeye,
Başkaları koşarken bile yetişemezdi bize,
Varırdık heyacanla okula,
Bizimkiler oturuyorlar masada,
Ne varsa unuturuz o an aklımızda,
Zor konuşurduk utana sıkıla,
Zaman geçiverdi bir anda,
Yine ziller çalar o sırada,
Peşlerinden baka baka,
Bizde girerdik sınıflara,
Ders boş olsun diye yalvarırdık,
Olmasa da arkadaşlarla kaytarırdık,
Yalnız kötü bir yanı vardı bu işin,
Soluğu Karasu'nun yanında alırdık.
Derken akşam üstü olurdu,
Ya evin ya pansiyonun yolu tutulurdu,
Aklımız yine sevdiğimizde kalırdı,
Belki görürüz diye çarşı turu başlardı.
Bazen göremezdik uğraşsakta,
Geçmezdi sinirimiz cigara yaksakta,
Dön gel oğlum yine pansiyona,
Akşam etüdüne kalmış bir kaç dakika.
Kitap defter elde ders çalışmaya,
Maksat ders değil şiir yazmaya,
Hocalar susun diye bağıra çağıra,
Bir yandan da başlanırdı yoklamaya.
Herkes sırayla derdi burada,
Geç kalanın kim koşsun yardımına,
Zar zor bunu da atlatırdık,
Yemek için yine pansiyona,
Yemekte ya makarna ya pırasa,
Geçmezdi boğazdan aşağıya,
Bazen kaçardık çarşıya,
Bazen iki dilim ekmek, doğru koğuşa,
Yine ekip toplanır tuvalette,
Oğlum sigara kimin cepte,
Hadi verinde bir sigara içelim,
Zaten kıl hocalar takipte,
Bazen bir sigarayı on kişi içerdi,
Bazen paketler yetmezdi,
Yakalanılsa da gardiyan hocalara,
Bu oyun hep böyle devam etti,
Sıra geldi üçüncü ve son etüde,
Yine sarılalım bakalım kalemlere,
Sona doğru başlanılır esprilere,
Herkes de bir sevinç, bir neşe.
Saat olurdu artık dokuz,
Atarak çıkardık birbirimize omuz,
Arkadaş bazı hocalar vardı,
Gözümüze görünürdü sanki bir ...
Biraz kantinde oyalanırdık,
Sonra işaretleşip üst kata çıkardık,
Birer sigara daha yakardık,
Gizlice pansiyona kaçardık,
Artık başlardı koğuş tiyatrosu,
Kiminin sırtı acırdı kiminin kolu,
Akla gelmeyecek şakalar çıkardı ortaya,
Hepsinin saat on da gelirdi sonu,
Artık hazırlanılır, yatılır ranzaya,
Müzik için alırdık teybi ortaya,
Bazen hoca duyar, bazen bekçi,
Teybi almak kalırdı ertesi akşama.
Kimi dalardı ağırca uykusuna,
Rahat bırakırmıyız sen bize baksana,
Mutlaka uyandırırdık bir şakayla,
Sonra kıyamaz derdik, devam et sen uyumaya,
Ben ve Mutlu bırakmazdık yapmadık,
ON da yatar ikide uyurduk,
Öyle güzel bir sohbete dalardık,
Tabi, arada çıkıp dumanlanırdık,
Konuştuğumuz elbette onlar,
O benim, ben onun halinden anlar,
Zaten bilirsiniz anlaşır aşıklar,
Bir taraftan da Orhan Baba çalar,
Bazen baş başa konuşurduk,
Bazen bir ranzada uyurduk,
Kızların konusu yeter artardı bize,
Hep onları düşünür dururduk.
Artık uyku akardı gözümüzden,
Dalardık ertesi günü düşünerekten,
İşte o sabah ki tatlı uyku bu,
Öğrencinin uyku sevdası sorulurmu.
İşte böyle geçiverdi zaman,
Güzel anılardı hatırlarda kalan,
Şimdi gözyaşıyla anıyorum o günleri,
Anladım ki hayat kısacık bir zaman.
Ömer BAYCAN 03.12.1994
Kayıt Tarihi : 25.11.2019 14:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!