Ve gagasında donmuş buğday tanesiyle adını andığında.
Ve sessiz sedasız rehin verip geceye zemheriyi,
Ve en sıcak halimi yükleyip aynadaki solmuş rengime,
Ve işgal altında ezilen,
Yüreğimin tüm coğrafyasına aldırmadan,
Sana geleceğim...
Geriye dönüp bakmadan,
Ve saklamadan koynumda tüm sevgimi,
Yükleyip sırtıma en muhacir halimi,
Sana geleceğim...
Varsın omuzlarıma çöksün sis bulutları,
Ben yırtıp otuzuma sarılan kara kundağı,
Sana geleceğim...
Bıraktım, annemin rüyalarında kalsın ninniler,
Patiklerime varsın kar dolsun sevgili,
Ya da çığ düşsün bıyıklarına babamın.
Bırakıp geride senin haricinde tüm varlığımı
Sana geleceğim.
Gözlerin, yollarıma envar dağıtır mı Sevgili?
Susar mı başımda hüküm süren bu berfini.
Geceler düşer mi koynumdan.
Ben sıyrılır mıyım ki bu korkudan.
Sana hicretim var bu gece,
Vakit ermeden şafağın seyrine…
Onca pervasız aldanışlardan sıyrılıp ta geleceğim sevgili,
Geleceğim artık ne olur merak etme.
Önce duyur ruhuma ra’dlarının sesini.
Dışarısı ayaz, dışarısı kar.
Bu hitabım sanadır gül yüzlüm,
Ağlama sil gözlerini.
Sil zemheriye değmesin ömrüm,
Sil kan kokmasın gülüm.
Haydi, gül ne olursun, ne olursun gül,
Biliyorum;
Ayın on dördüdür gülüşün.
Kayıt Tarihi : 6.1.2007 12:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)