geceleri İstanbul kıskandıracak kadar güzel.
caddeleri, ışıkları, gürültüsü,kalabalığı…
içimizde yavaş yavaş ölen bazı şeylerin
yerini alan sahte mücevherler gibi.
bu yüzden gece ve yalnızlık.
bu yüzden Hira
bu yüzden hicret
bu yüzden Saad bin Ebu Vakkas’ın cennetle müjdelenmesi
bu yüzden Avrupa’nın kalbinde Bosna
bu yüzden Mursi’nin idama mahkum edilmesi
üzerimde isteksiz bir bıkkınlık var
beklemekten gelen
suskunluktan gelen
hem içeriye hem dışarıya karşı büyük bir savaş veriyor ülkem
bir taraftan önümüze proje olarak konulan Selahaddin Demirtaş ve pkk
diğer taraftan küresel baronların tükenmek bilmez Türkiye planları
İstanbul bu savaşın tam ortasında
dünya hiç kimsenin şahitlik etmediği bir mücadeleye tanık
süleyman’ın ateşten yaratılanlara verdiği mücadeleye benzer
kendi akıllarınca kıyameti zorlayacaklar,
Armagedon rüyasını gerçekleştirecekler
yeryüzünde tek Müslüman kalmayacakmış
Doğu’da Pakıstan,Endenozya,Malezya
Ortadoğu’da Türkiye ,İran, Suriye ,Irak
Afrika’da Mısır ,Tunus ,Yemen
unutmuyoruz
ne dışarıda bize tuzak kuranları
ne de bu tuzaklara karşı koyanları
kim okçular tepesinde şehit olanların kaybettiğini iddia edebilir?
ya da kim okçular tepesini terk edenlerin kazandığını?
çok garip bir dünya
Hz. Hüseyin’i davet edenlerin ona ihanetleri gibi
özgürlükten bahsedip
özgür olmak isteyenleri bombalaması gibi
bu yüzden evde duramayışım.
kızımı çok özlememe rağmen,
bu yüzden bize cihatın emredilişi.
annelerin sabrı bu yüzden.
Burmalı Eyüp ile yaptığımız uzun soluklu muhabbetler
eşini ve çocuğunu Endonezya’ya bir feribotla göndermesi
bu yüzden
eyüp ile muhabbetlerimiz hep gece oluyor.
ikimizde uykuyu sevmiyoruz.
o feribota bindirdikten sonra
gözden kayboluncaya dek gözetlediği oğlu Muhammedi,
ben de daha 1 yaşına basmamış minik kızımı anlatıyorum
Türklere hep kardeşlerim diyor
kulaklarımda çınlayan şu cümlelerini asla unutamam.
Suriye’yi, Irak’ı, Kudüs’ü aldıktan sonra Burma’ya,
Myanmar’a da gideriz değil mi ?
gitmeyeceksek Kudüs bize yurt değil, mezar olsun .
bir mücahit için gündüz yoktur
akşama kadar yaşadığın ,sadece cemaatle kıldığın namazlar
onun dışında bütün gün mevzi kazanmak,
kaybedilen mevzilere tekrar saldırmak,
arkadaşını kollamak
nasip olursa şehadeti düşlemekle geçiyor
gece ise mücahidin kendisini hatırladığı zaman.
gökyüzünde yıldızlar olduğunu,
parlayan bir ay olduğunu,
bir ailesi olduğunu hatırladığı zaman gece
bombalanan çadırda Eyüp te vardı
hiçbir şey diyemedim.
küçük Muhammed geldi aklıma.
Endonezya’ya sağ salim varmışlar mıydı?
babasının nasıl bir kahraman olduğunu
anlatma fırsatım olacak mıydı?
kefeni ile yola çıkanlar
Tebriz’den Kamran
Mahabad’dan Faruk.
Cibuti’den Halim.
Gabon’dan Muhammed Şefik,
Haydarabad’dan Celaleddin,
Butan’dan Osman,
Lusaka’dan Fettah,
Durban’dan Cabir,
Kinşasa’dan Abdusselam,
Keşmir’den Rıza,
Lagos’dan Süleyman,
Hartum’dan Seydi,
Bengal’den Selahaddin,
Taiz’den Hayati,
Rabat’tan, Horasan’dan,
hepsi birer mücahit.
sırtında çantası
hepsi mazlumların ahını almak için yere ve göğe ant içmiş,
yarına dair başka hiçbir hayali olmayan kahramanlar
birbirinin ismini bile henüz bilmeyen
aynı dava uğruna kelle koltukta gezenler
her şey bizim için silah,
her yer bizim için savaş meydanı
yakılan ateş elbet yolunu bulacak
bütün şehirlerde bir mahallemiz olacak
birileri bizi ahmak sansın
birileri bize gariban baksın
onlar gördikleri resim kadar tanıyacaklar bizi
bir daha asla güneşi göremeyecekler
artık son dakika haberleri Keşmir,
Şam, Bağdat, Gazze, Doğu Türkistan,
Sudan, Mali, Kongo, Cezayir için değil
Tel Aviv, Amsterdam, Washington,
Moskova, Berlin, Paris, Kopenhag için yapılacak
artık televizyonlarda, internet sitelerinde alt yazılar,
manşetler Batı’daki savaşlardan bahsedecek
tıpkı Sultan Süleyman’ın yaptığı gibi
zalimlerin gücünü zincire vuracağız
ezan okundu. kamet getirildi.
burası Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a giriş yaptığı Edirnekapı surları
namazda her Allah çekişimiz İstanbul’u biraz daha bağlıyordu sanki bize.
tek ruh, tek vücut gibi…
hayır, ne Dağıstan’daki mücadele unutulmuştu,
nede Bosna’da ki kıyam.
bu yiğitler dünyanın dört bir yanına dağılacak
her biri farklı ülkelerde,
farklı şehirlere yeni büyük mücadeleler için
kimi belki de önümüzdeki birkaç gün içerisinde şehit olacak,
yerlerini yeni İbrahimler, yeni Süleymanlar alacak,
sancağımız mazlumların ahını alana dek elimizden düşmeyecek
rüzgar ne kadar sert eserse essin,
ateşi yakmak istediğimizde yakabileceğimizi öğrendik artık.
fetret dönemi artık sona erdi.
İngiliz Telegraph gazetesinin Erdoğan’a dikkat edin,
Atatürk’ten sonra gelen en güçlü lider diyerek müttefiklerini uyarması,
New York Times’ın Erdoğan’ın
Birleşmiş Milletler tarafından durdurulması gerekir diye manşet atması
sizin için de bizim için de yeterince acı bir mecaz değil mi?
ey yeni Türkiye’nin yiğitleri
saf olup düşmana tek sesliliğimizle korku salmak
bizim kızıl elmamız,
içimizde volkan gibi büyüyor.
Erdoğan’ın ne yapmaya çalıştığını daha iyi anlıyorum.
belki de onlarca sayı farkla yenik başladığımız bir maçı
çevirmenin eşiğindeyiz.
hareket kabiliyetimizi kısıtlayan bu küflü ezikliği
üstümüzden atmanın tam vakti
artık hepimizin birer Erdoğan olma vakti
artık sıcak yorganlarımızdan,
yumuşak yastıklarımızdan vazgeçmenin zamanı
eskiden olduğu gibi rıhle medeniyetine dönmenin vakti
çantamızı sırtımıza alıp yola çıkmanın vakti
artık her birimiz için birer mücahit olma vakti
Anadolu’ya gelen erenler kadar cesaretin yoksa
ne Malazgirt senindir ne de İstanbul.
redfer
Kayıt Tarihi : 4.2.2018 14:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!