Bir Mezarın İçsiz Yalnızlığı

Haydar Arıtan
41

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Mezarın İçsiz Yalnızlığı

sevdanın aslına hastaydım kendine değil
yaşadığım her simit anında çay tadını aradım
her doldurduğum yeni bardakta aklımdaydın ama sen yoktun
bitmiş bitirilmiş terkedilmiş herşey uğruna
aşkın diğer adına
sevdanın senin rengin olması anına.
bütün yaptığım ve boyadığım duvarlara soramadım bile
ilk senin adını yazıp sonra niye sildiğimi.
birlikte oturup beraber yediğimiz her tatlı anın
bir biber kıvamında olduğunu bilemedim
ah bir bilseydim
yakılmış kül olmuş aşk defterim
kalemimin divitine bile müdahale edemedim
yazmayı senden çok sonraları öğrendim
acıyla bağdaştırıp içli bir çiğ köfte tadına geldiğinde anladım
ben sana aşıkmışım.
göz suretinin bu kadar manalı baktığını bilmezdim
bilseydim hiç ayrılmazdım maviliğinin alacasından
hiç kopamazdım kirpiklerinin coğrafyasından
lise yıllarında hiçte sahip değildim
yazmak bir yetenek işiymiş gerçekten yazmanın bedeli
ölmekmiş ecelden erken.
sabah ayazlardan alırmış güneşini
mavi derinliğin sonsuz belki ucu bana hiç dokunmayan
en belasız mahremiyeti bana ait ama hiç mahrum olmayan
ellerinde beklemeye aşikar
dudaklarında sevdasız bir yaz çığlığı
yaşamaya koşmakta neymiş derken yarınların gölgesinde
uçurumun kenarında neye yarar en redifli en kafiyesi bol bir şiirin okunması.
mısralar bile susar su olmayan yerde ama
satırlar kendi işler bütün o harfleri
bana sormaz bile yazmak istediği zaman yazar ve gider
kimi zaman ben hep aynı satırda kalırım
bedensiz bedellerin katili miyim sence.
hayat bana oyun oynamaya adapte olmuşken
ben nasıl bir aşka yelken açarım
yelkenimin yandığını bilsemde.
hep o sütunlara yazılmış ve mürekkebini bir türlü içemediğim
boş kağıtların tuzuna aldanıp yazdığım anılarım
hiçkimsenin ipine tutsak değilim ki barışıp çözüldüğüm ipler dahil
aşklarımın ten kokusu var üzerimde
adına aşk denilesi bataklık gittikçe içine çekmekte
sen benim iki dikenim arası mesafede
düşmek senin ölmek benim kaderimde.
ağlayışlar serili yollarda
işe yaramayan ama zihnimi bulandıran gözyaşları
gözlerinin deniz mavisi bu kadar mı aşağıdaydı
son çareyi ağlamakta bulmasaydı.
inanır mısın seninle bir türlü güne batan güneşi izleyemedik
yörüngem sana dönük olmasaydı
izlerdim eminim asrı yıldızı
gönlümün son demine batan sarı yıldızı
ki ilahi bir kudret miydi teslim bayrağı elimizde gibi
duyulmak yasallaştırılmasaydı da ben hiç konuşmasaydım
sonluk sistemlerde yitmek gerekmezdi bu hayatta
anlık anılar olmasaydı yaşanılası iki günlük yaşantımda.
başlangıç hep arabic esintilerle gider
ve dinlenen bütün melodiler kulağa yatkın gelir
ama hiç dinlenilmez dinlenmiyen müsait sözler
sonuçta ağızdan çıkıyordu ama
hiç anal bir durum yoktu efkarımın neon ışıklarında
fikrimi ve zikrimi anlatmak kolay olmasa da
yaşamaya başladım ölüme rana kala
rana olsaydı ki yanımda bakmazdım eskiye töreye geçmişe
bir yana kaysaydım hayattan uçurumlar çerçeveleseydi
en güzel resimlerimi
düşerken acı duymak istemezdim hiçleşmiş hijyenik arkadaşlıklarımın
bir rıhtımın bilinmeyen ama en çok görülmesi istenen
belki sevilen bir sonbahar gibi
hiç dökülmeyi bilmeyen yaprakların parıtısına kanıp bir an
ahmet haşim'in deyimiyle yıldız yapraklara.
aşk alkolle birlikte alınınca
kapanmaz bir iç kanamaymış bu çırpınışlar ve
kan vermek sınırlıymış 4 tüpten sonra
gece, siyah bir boya çalmış mavi derinliğine
kışkırtıcı bir eda takınmış sokak kızları
sürdüğü rujlar hep adi bir markaymış
öpmek çokta çekici gelmezmiş insana
öptüğü rengin tadını bilmeden.
yılmaz abinin dediği gibi aşk yasaklanmış halka açık yerlerde
aşık olmak artık parklarda elele dolaşmayı gerektirmezmiş sabaha kadar
kapalı bir mekan yetermiş çocukluk rüyalarına mukabil
aşk yasaklanmış seni görmediğim günler
su içmek bile kafi değilmiş yorgun ve demlenmemiş sevgilere
aşık olmak gerekirmiş yoksul semtlerde
yoksun yaşanmasın diye kızlarla sevdalar
bir apartman boşluğuna itermiş günaha girmeden kaçmalar
ki kaçılmazmış ve hesabı kesilirmiş aldığım tüm biletlerin
sinema önlerinde kız beklemek farzmış erkeğe diye
sloganlar atılırmış sahteliği içine işlemiş kız partilerinde
kimsenin aldırış ettiği yokmuş hiçte oralı değilmiş memleket sevdalarına
tek ilgisi çeken kendi sevdasıymış ve süresi bir günü geçmezmiş
ama aşk çekilmez hale gelmekteymiş aşık adama
aşkını bile aşamamış kendi boyunda.
belli bir alana seslenirmiş hep konuşurken nutukları dinlemiş hep meydanlara
vaatlerle geçirmiş ömrünü boş bir mezarın içsiz yalnızlığında
içsiz yalnızlığında..

Haydar Arıtan
Kayıt Tarihi : 21.2.2007 12:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Haydar Arıtan