dingin bir musiki geziniyor
kandilli sularında: cemil bey olmalı
yalılar uyurken paslı plakta
istanbul dev bir tambur
ehlidil ayakta
serenatlar dolanıyor sarmaşıklarına cumbaların
yârana pusu kuruyor gazeller, şarkılar…
renk ve ateş dolu bir akşam
ay ışığının tenhalığında
dalgın dalgın akan boğaz’ın
soylu sularında
nazenin ellerini yıkıyor bir prenses
ve tutuşan kelimelerle
aşkın kozasını örüyor bir aşık
ıtır kokulu bir aydınlık düşüyor
prensesin saçlarına
aşığın elinde bir gül
‘ey sevgili, ey, ey!
sen benim halimsin, hayalimsin
sen kafdağı’nın gölgesinde
bir anka kuşunun kanadında
simeranya’ya uçan bir peri kızı gibi…
muhalsin, hayalsin’
prenses aşığın sunduğu
aşk kokulu gülü alıp
suyun raksına bırakıyor usulca
sûretini kaybediyor istanbul
hâleler: titreyerek büyüyüp küçülen
dağılıyor bir rüya: ışıklar, gölgeler
işte kız kulesi bulutlara karışmış
işte kızına âşık hünkâr, şaşkın
kaşlarını çatmış gidiyor rüzgarlı emirgan
biryantinli saçlarıyla cihangir
yarım bırakılmış bir hayal gibi
avlular, taşları ahiret kokan üsküdar
tenini kaybetmiş bir peri kızı kadar ağlamaklı
ve istanbul’un hatıra fotoğrafçısı salacak
eteklerini toplayarak çekiliyor boğaz’dan
karanlık, soğuk, uhrevî serviliklere
ve pera, ah pera! içimdeki katedral
bir otel odasının terkedilmişliğinde
örtünmek loşluğunu arka sokakların
uyumak müebbeden
ve uyanmamayı umarak
boğazdan çehresini alarak
usulca düşüyor yollara alımlı pera
gecenin gölgesi düşüyor
aşığın gözlerine
boğazın mütemadi akışına direnen gülün
peşine düşüyor bakışları
son kez okşayıp prensesin hayalini
bırakıyor düşlerini gecenin kalbine
bırakıyor suyun
sûretini kaybetmiş bir istanbul taşıyan karanlığına
Kayıt Tarihi : 23.4.2006 14:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!