Üst baş eski, yalın ayak
Dolaşırdı biçare sokak sokak
Ne zaman uğrasa büyüklerinin yanına
İlle de anlatırlar madenden bir hatıra.
Dinlerdi o da onları korkuyla bir köşede
O anlattıkları karanlık köşelerde
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Sayın Akman tebrik ederim. Mükemmel bir anlatım.Keyifle okudum.Kaleminiz dert görmesin.Allah bu acıları bir daha yaşatmasın inşallah.Dostluk ve muhabbetle, sevgiyle kalın. Günay ÖZDEMİR
eski bir şiirimi göndereceğime söz vermiştim. bu şiirin altına yakışacağını umAraK GÖNDERİYORUM
acınmayı sevmez madenci
bir ihtimal
bir patlama
dört yüz ölü
büyük facia
keşke olmasaydı haberin böylesi
yas odağı oldu Zonguldak birden
hançer savurdu radyolar, televizyonlar
dört yüz babanın evlat sevgisi
ocakta duman oldu bitti
ben ağladım, ağladı komşularım
dağ ağladı, kuş ağladı, taş ağladı
gözyaşı döktü doğa!
ben Bulgaristanlı
yirmi iki yıllık madenci
madencinin dünyasını
anlayamaz madenciden başkası,
keşke olmasaydı haberin böylesi!
madencilik yüreklilik demektir
hizmet demektir vatana, ulusa
her adım atışında bir sorumluluk
her hamlede yeni bir umut
başı dik girer ocağa
yorgunluk nedir bilmez
karanlıkları yırtar atar
mihverindeki lamba
karamsarlıkları
yırtıp attığı gibi
yüreği
madencilik yüreklilik demektir
hizmet demektir vatana, ulusa
keşke olmasaydı bu infilak da
olmasaydı haberin böylesi
ölümü
dört yüz vatan evladının
dört yüz şehidimizin
dört yüz kara kaderi
para kaynağı oldu
madenciliği bilmeyenlere
davuluna vurdular
kasnağına vurdular
suçluyu aradılar ocaklardan uzakta
suç ölümün suskunluğunda
EVET
suç madenci olmakta
bilinmelidir ki
bir ihtimal
ille doğacaktır
madencilik mesleğinde
bir ihmal madencinin olabilir
yöneticinin olabilir
doğacaktır
insanlar doğurgandırlar
iyilik, kötülük
hep insanlardan doğarlar
kanayan yaraya merhem olamıyorsak
tuz bari serpmeyelim
dört yüz vatan evladı yürekli
şehit düşmüştür
yakınına söylemeden son sözünü
ölmüştür!
gözlerim yaşlı
yüreğim beynim üzgün
siyasi görüşler suçu değil
yürekliliğini arayın madencinin
utanır ölümü önünde madencinin
ağlamak bile
utanır
yüreksizlikler yüreksizliklerine
mezarların
çoook daha derinlerinde
can vermenin yüceliğini
çalışanlar bilir o derinliklerde
gömüdü oldu kömür ocağı
dört yüz talihsizliğin
ninelerin üzgülerinden ağıtlar doğacak
çocuklar babaya hasret
gözyaşı dökecek gede boyu altında yorganın
ağıtlar doğacak çocukların gözyaşlarından
anaların gözyaşı karışacak kömürün karasına
ağıtlar düşecek
eşlerin gözyaşına
dualar kırık umutların tesellisi olacak
beklentileri dizbağlarında bitik
insanın kaderi bir sırdır alnında yazılı
dört yüz kader dostlarımın anıları ağıtlarda yaşayacak.
talihsizlikler
sinsiliğin siperinde siperlenir
bilir bunu madenci
ezmeğe iner her seferinde
başını sinsiliğin
er meydanında yenik düşmekte var
bunu da bilir madenci
insanın kaderi
bir sırdır insanın alnında yazılı
maxdenci yine inecek katlar
kara kömürün çıkarmak için ak yüzünü
madenci yine inecek katlar
dört açarak gözünü
talihsizlik gizleyen sinsiliğin
başını ezmeye
acınmaları sevmez madenciler
acınmalar gülünç gelir
madenciye
rahim recep akdora
SAYGILARIMLA:
RR.AKDORA
Çocukluğu gelir göz önüne, gençliği de
Kara yerlerde yaşadığı sefilliği de.
Bu yaşamı çocuğunda hiç istemese de
O da girecek madene, eriyip gitse de.
döngü devam ediyor herşeye rağmen
birileri dur der bir gün tüm yanlışlıklara inş
ilk adım bizden olsun
baki selam ve dua ile..
Yüreğim parçalanarak okudum ekmeğini taştan çıkaranların öyküsünü. Ya bunları yaşadınız. Veya çok iyi bir gözlemcisiniz. Ama şu bir gerçek ki siz çok iyi bir şairsiniz dostum. Evet. Siz iyibir şairsiniz...Gönülden tam puan ve listemde.
:((
birkaç şiirinize bakabildim.babanız ve depremle ilgili şiirinize yorum yazamadım özellikle.şimdi de maden işçilerinin içler acısı yaşamlarını o kadar etkileyici bir şekilde dile getirmişsiniz ki...
yalnızca duygu yoğunluğu içinde kaleminize,yüreğinize sağlık diyebileceğim:((
kutluyorum içtenlikle...
sayın şairim, yüreğinize sağlık
Hastane odalarıdır artık bir evi de
Tanıdık olacak doktor da, hemşire de
Ne kadar zormuş nefes almak vermekte
Çile yazılmış alnına sebep her neyse.
saygılarımla
kazandıkları para en helalinden oalanların başındadır madenciler tebrikler
evet kardeşim okudum. bir madencinin kısa öyküsü.
olaylar güzel bir romana malzeme olacak kadar ilginç olaylar.kaçıncı senesiydi bilmiyorum ama grizu patlamasıunda 400 madenci ölmüştü. işte o zaman haylice uzun bir şiir yazmıştım. ileri bir tarihte size göndereceğim.
şiire çok emek vermşsin. her dizesinde bir anı var. her dizesi ayrı bir tarih. ve anlaşılıyor ki madenciliği çok iyi benimsemiş ve olaylar çok etkileyici dile getirmişsin.
uzun uzun yorum yazmaya gerek yok.
şiirini çok başarılı buldum. ve ilerki tarihlerde de şiirlerinizi takip edeceğim.
en iyi şairler işçi şairlerdir. diğerleri gewrçek hayatı tanıyamazlar.
yazmana devam et.
saygılarımla.
rr.akdora
Bir madenci öyküsü
Üst baş eski, yalın ayak
Dolaşırdı biçare sokak sokak
Ne zaman uğrasa büyüklerinin yanına
İlle de anlatırlar madenden bir hatıra.
Dinlerdi o da onları korkuyla bir köşede
O anlattıkları karanlık köşelerde
Bir gün kendisi de mi çalışacak
Ya da yaşıtı Mıstık gibi öksüz mü kalacak.
Zaman da durmak bilmiyordu ki
Alıverdi elinden topladığı misketlerini
Yabancıladı gururum dediği oyuncaklarını
Delikanlı olmuştu başkaydı artık takıntıları.
Bir gün çağırdılar onu da asker ocağına
Gidecekti iki yılı da vatan borcuna
Daha köyünden bir yere varmamıştı ya
Şaşkın ürkek teslim oldu komutanlarına.
Bu kadar zor gelir miydi gurbetlik insana
Ne de kıymetliymiş ana da baba da
Doğduğu köy ne kadar da güzelmiş
Çok şeyin değeri ayrı düşünce bilinirmiş.
Teskere günü geldi ödedi vatan borcunu da
Buluverdi kendini maden ocağı kursunda
Bu anlatılanlardan da farklı bir dünya
Nasıl çalışılır anam bu karanlık ortamlarda.
Duydukları bunlar mıydı bellemeler kamalar
Varagel dedikleri sanki uçurum gibi kayalar
Taşıdığım direkleri yetmez der ustalar
Durmadan yapılır boşluklara domuzdamlar.
Sıradan bir çalışma günüydü bu yaşananlar
Çatırdadı birden yaptığımız domuzdamlar
Geliyordu üstümüze hışımla postalar
Ölmeden bize sanki mezar oldular.
Ayak dibi kapanmış, nerede bu ustalar
Daracık yerlere sıkıştım ağlarım duymazlar
Lambam da sönmüş karardı ocaklar
Uyandığımda koluma serum takarlar.
Anamın sesini duyar gibiyim başucumda
Karşımda babam neden bakar duvarlara?
Ustamı göremedim neden ağlarlar
Dediler şu saatlerde mezar kazarlar.
Geçmiş olsun oğlum yavruna bağışlasın
Üç beş hafta dinlen sonra iş başı yaparsın
Bu acıları çok yaşadık biz çabuk unutulur
Ekmek parası anam böyle mi kazanılır?
Bakarım sanki başka olmuş dünyalar
Yitip gitmiş varlıkların üstündeki manalar
Sanki çektiğim bu başka oluklar.
Nerede koğuşumdaki bildik tahkimatçılar
Maaşımda yetmez çoğunu alır bakkallar
Pişti de oynarım, bir de içtiğim biralar
Babam yolumu gözler her ay homurdanır
Meteliksiz dolaşırım sanki işsizim ağalar.
Bir sabah baktık ki kapanmış kapılar
Toplanmış topyekûn atölyeciler ocakçılar
Bu işyerinde grev varmış neler anlatırlar
Hak ettiğimiz emeği böylemi alırlar.
Mevsimler kıştı yağar yağmurlar karlar
Gideriz yatakhanelere, rahat da bırakmazlar
İllaki toplanacak taramacılar, kazmacılar
Her gün başka başka insanlar nutuk atarlar.
Bu da yetmez dediler yürüyeceğiz Ankara’ya
Hazırlandı yolluklar kışlık paltolar
Biz yürürüz de taşımaz oldu ayaklar
Nedir bu böyle, ne yapıyor bu başkanlar?
Mahşer yeri sanki neredeymiş bu insanlar
Yürüyüp gidiyoruz ardımızda kaldı ocaklar
Akşam da oluyor donduruyor soğuklar
Durdurmak için bizi, askerler barikat kurarlar.
Toplanıp başkanlar anlaşma sağlarlar
Yeniden şenlendi boşalttığımız ocaklar
Fark etti birazda aldığımız maaşlar
Ah olmasa bir de madendeki zorluklar.
Bir akşam vardiyasıydı bu yaşananlar
Anlamadan kavurdu bizi sıcak rüzgârlar
Kıyamet mi koptu Allah’ım! Ne oldu anlatsalar.
Söndü lambalar, savruldu makineler.
Anlayamadık daha neler oldu katlarda
Şuursuzca kaçışıyoruz sağa da sola da
Bastığımız yerlerde kömür de var arkadaşlar da
Alabilecek miyim bir daha yavrumu kucağıma?
Nerede kaldı kuyu dibi çalışır mı kafesler?
Vuracak mı çanlar? Korkuyoruz canlar
Geçiyor gözümüzden yaşantımızdan olaylar
Çoktan feda edildik galiba, ağlarız duymazlar.
Tesadüf bize ulaşıp dışarıya aldılar
Hala çıkıyor kuyulardan dumanlar
Bin bir yürek toplanmış şaşırmış insanlar
Felaket çoktan duyulmuş, herkes kan ağlar.
Kuyubaşın’da toplanmış tüm yakınlar
Yarenlerin yakınları yürek parçalar
Her birisi hep aynı soruyu sorarlar
Gördün mü sen onu? Ah bu soru beni yaralar
Çıkarılamadı cenazeler vardiya boyu dışarı
Tanınamıyor cesetler, hala tütüyorlar
Belindeki lamba numarasına bakıp da
Bu Ahmet, bu Latif diye köyüne yollarlar.
Feryatlar yükseliyor her evden ağlıyorlar
Minnacık yavrular nafile, baba arıyorlar
Analar babalar bunu çoktan kadere bağlarlar
270 cana yazık oldu, değil mi kardeşler
Onca yürek sustu alır mı kara topraklar
Birer birer defin oldular, doldu mezarlıklar
Kimide kaldı ocakta kapandı kuyular
Ancak üç beş ay sonra, huzura kavuştular.
Bir oldubitti yaşandı yine, bu bildik acılar
Ölümlerin suçunu grizuya atarlar
Kalan canlar nasıl kömüre kazma vururlar
Kader bu deyip tekrar işe başlatırlar.
Karar verip birden (resen) emeklisin diyorlar
Yaşın kırk olmamış bunlar doğru mu yaparlar?
Birkaç yıllık tazminat çek git diyorlar
Emir büyük yerden köyünde didin diyorlar.
Uğraştı köyünde odunla tarlayla
Birden düşüverdi yorgan yatağa
Doktorlar muayene etse de boşuna
Mesleki hastalık yapışmış bir kez yakaya.
Hastane odalarıdır artık bir evi de
Tanıdık olacak doktor da, hemşire de
Ne kadar zormuş nefes almak vermekte
Çile yazılmış alnına sebep her neyse.
Çocukluğu gelir göz önüne, gençliği de
Kara yerlerde yaşadığı sefilliği de.
Bu yaşamı çocuğunda hiç istemese de
O da girecek madene, eriyip gitse de.
MUHTEŞEM
EMEĞİ DİLE GETEİRMEK.
NE KADAR GÜZEL.
NE KADAR HOŞ.
DUYARLI YÜREĞİNİZ DERTLERDEN IRAK OLSUN.
TAM PUAN.
SELAM VE DUA İLE.
Bu şiir ile ilgili 54 tane yorum bulunmakta