Bir kuple Kubla (açıklamalar ve kaynakça)

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Bir kuple Kubla (açıklamalar ve kaynakça)

. AÇIKLAMALAR

KUPLE: bir bölüm, bir miktar, iki-üç seans anlamlarına gelebilir, kullananlar wardır oysa bilin ki couple'nin torunudur.

bukle $eklinde sinir bozucu bir yanli$ kullanimi olan kelime.

KUBLE: armağan çağlayan'ın bilgiçlik seanslarından birinde kuple yerine ağzından çıkan laf.
eksisozluk.com

Son kıtadaki çift tırnak, Coleridge’nin şiirinden.
Colear takma ismi bir türetme: Samuel Taylor Coleridge

--

1-bir bölüm hakkında: ‘Constable rainstorm’ (Kubla Khan şiirine yönelik yapılmış bir resim)
bölüm’ü bu resme bakarak yazdım

2-Ayrıca,
ii. Bölüm’deki ‘Kırmızı-taştan saray’ ile kastettiğim sarayı, yine ‘Kubla Khan’ için çizilen bir resimde
görmüş olup bu resme bakarak... Bu saray, geçmişteki Kubilay Han’ın
sarayı. Kubilay Han=Kubla(i) Khan

3-yine ii. Bölüm’deki ‘kayalık bölge’,yi ‘Kubla Khan’ için çizilmiş bir resim olan ‘Sea of fog’ adlı resimden esinlendim.

4- ‘*’ işaretiyle belirtilmiş dizelerde yer yer, Kubla Khan şiirinde geçen kelime ya da kelime öbekleri var.

*

Şiirde geçen, hem ‘Kubla Khan’da kullanılmış olan laflar:

1-Pleasure-domme: Zevk-kubbesi
2-Sacred river: Kutsal nehir
3-“shot the Albatross” (albatros’u vurdum) lafı aynı şairin ‘The rhyme of the ancient mariner’ adlı şiirinden bir dize.

II. HAVA AKIMLARINA YÖNELİK FAYDALANDIĞIM BİR YAZI:

NASA fırtınanın ‘boy fotoğrafını’ çekti

Amerikan Uzay Ajansı NASA’nın radarlarla donatılı bir uçağı, oluşum anındaki tropikal fırtınayı görüntüledi ve bu veriler sayesinde bilim adamları fırtına içindeki fiziksel süreçleri daha ayrıntılı bir biçimde inceleyebildiler.
www.hurriyetim.com.tr 3 Şubat 2003
Gök gürültüsü ve yıldırımlarla birlikte meydana gelen güçlü fırtınalar genelde iki yağış türünden birini üretirler. Alçak hava tabakalarında yağmur, yüksek ve daha soğuk tabakalardaysa dolu veya kar oluşur.
Ancak Nasa uçağının, Brezilya’daki yağmur ormanları üzerinde görüntülemiş olduğu karma fırtınada, aynı zamanda yağmur ve karın düştüğü saptandı. ‘İki evreli süreçler aslında birçok güçlü fırtınada yaşanır, ama bugüne değin bunları görüntülemek mümkün olmamıştı’ diyor NASA uzmanı David Atlas.
Bu tür fırtınalarda, yükselen hava akımları söz konusudur. Radar görüntülerinden de anlaşıldığı gibi, alt tabakalardaki küçük yağmur damlacıkları yukarıya taşındığında ‘damlacık trafiği’ altüst olmakta.
Çünkü yüksek tabakalarda oluşan daha büyük ve donmuş damlacıklar, ağırlıkları nedeniyle aşağı düşer. İki damlacık türünün sürtünmesiyle de elektrik yükleri ayrılır ve sonunda yıldırımlar oluşur.
Nasa uçağının görevi, ölçüm sonuçlarını tamamlayacak verileri, TRMM (Tropical Rainfall Measuring Mission) uydusuna iletmekti. Tropikal yağmurlar, özellikle de sıcak havayı üstteki atmosfer tabakalarına taşıdıkları için araştırılmaya değer görülmüştü.
Sonuçta sıcak hava transferinin, tropikal bölgeler ve kutuplardaki sıcaklık oynamalarını dengeleyerek evrensel rüzgar dolaşımını harekete geçirdiği ortaya çıktı.
Haber Giriş Tarihi:17 Mart 2003 - 16:23

III. ŞAİR VE KUBLA KHAN HAKKINDA AÇIKLAMALAR:

Şair hakkında:

1) ..1772 -..1834 ()

18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başını kapsayan romantik edebiyatın en güçlü şairlerindendir. Wordsworth ile ortak kitabı Lyrical Ballads bu dönemin baş
yapıtıdır. ''Kubla Khan'', ''Christabel'', ''The Ancient Mariner'' ve ''Dejection: an
Ode'' en önemli yapıtlarıdır. Şair aynı zamanda ruhbilim ve ilahiyatla da ilgilen-
miştir. Şiirlerinin yanı sıra, Shakespeare' in eserleri hakkında onlar başta olmak üzere, denemeleri de çok önemlidir. Southey ve Wordworth ile 'Lake Okulu' şa-
irleri arasında anılır.Afyon bağımlılığı ve başarısız evliliği hayatının çile içinde
geçmesine neden olmuştur. Tüm bunlara rağmen muhafazakar bir Hıristiyan o-
lan Coleridge, ilahiyat konularını işleyen The Friend adlı gazeteyi çıkarmıştır. Fırtınalı hayatını imleyen simgelerle şiirlerinde sık karşılaşırız. Afyon, hayatının
önemli bir bölümünü bu dünyadan kotarmasına neden olmuştur.

2) coleridge,hamlet,goethe üçgeni

Hamlet oyununun ilk sorun olduğunu, Hamlet karakterinin ancak ikinci derecede
kaldığını pek az eleştirmen kabul etmiştir. Hamlet karakteri, o en sakıncalı
eleştirmen türü için özellikle bir ayartıcı olagelmiştir. Bu tür
eleştirmeninin kafası doğuştan yaratıcı bir düzen taşır, ama yaratma gücündeki
bir eksiği yüzünden kendini eleştiri alanında dener. Böyle kafalar, çoğu zaman
Hamlet'de kendilerindeki sanatçı yanı ortaya koymalarına yarayacak bir özellik
bulmuşlardır. Hamlet'den bir Werther yapan Goethe'nin, Hamlet'den bir
Coleridge yapan Coleridge'in kafaları böyleydi; belki kisi de, Hamlet üzerine
yazarken, ilk işlerinin bir sanat yapıtını incelemek olduğunu unutmuşlardı.
Goethe ile Coleridge'in Hamlet konusunda yazarken ortaya koydukları eleştiri
türü, karşılaşabileceğimiz en yanıltıcı türdür. Çünkü, her ikisi de kendi
yaratıcı güçlerinin ortaya çıkardığı değişik Hamlet'i, Shakespeare'inkinin
yerine koymakla, eleştiride düştükleri yanlışı daha usa yatkın kılmışlardır.
İyi ki Walter Pater bu oyun üzerinde durmaya kalkışmamıştı.

3) uyuşturucunun etkisiyle uçmuş coleridge şairliğinin bilincindeymiş bu şiiri yazarken:

i have a strange power of speech
that moment that his face i see
i know the man that must hear me;
to him my tale i teach.

4) 'DEJECTION:AN ODE'U,1799'UN SONUNDA AŞIK OLDUĞU 'SARA HUTCHINSON'A ADAMIŞTIR (1802) . BU NOT BENDEN

5) Şairin Rüyası:
Şair Coleridge, Kubilay Han’la ilgili bir kitabı okumakta iken uykuya dalmıştı. Üç saat kadar iskemlesinde öylece uyudu ve bu sırada rüyasında 200-300 satırlık bir şiir yazdığını gördü. Bu rüyada, şiirle ilgili hayaller maddeleşmiş olarak belirmişti. Coloridge uyanır uyanmaz rüyadan hatırladığı satırları yazmaya başladı. Bu sırada bir ziyaretçi geldi., bu nedenle çalışmalarına bir saat ara vermek zorunda kaldı. Sonra rüyanın kalan kısmını yazmak istedi, fakat o satırları unutup gitmişti. İşte Kubilay şiiri böyle meydana geldi.

6) rivayet odur ki, coleridge afyon sonrasi uykularindan birinde bir ruya gormus. siir okuyan bir ses, garip bir muzik akabinde bir cin sarayinin insaati. velhasil sarayi insa eden muzikmis. saray da kubilay han'in sarayiymis, bunu da anlamis arada. akabinde uyanir uyanmaz yazmaya baslamis mevzuyu. ve lakin afyonun etkisinden midir, araya baska bir seyler mi girmistir bilinmez unutmus ruyanin sonunu ve yazabildigi ilk 50 dizeyle kalakalmis.
ilginctir, daha sonradan kubilay han’ın da sarayını, rüyasinda gördügü bir plana göre yaptirdigi anlasilmis. bu ne garip bir tesadufmus, oyleymis, boyleymis..

7) coleridge'nin bu siirinin yarim kalmasinin nedeni, yazdigi sirada birisinin ziyaretine gelmesi olarak anlatilir kutsal dedektiflik bürosu romaninda.
konugu yüzünden rüyanin geri kalanini unutur coleridge, ve siir de yarim kalir haliyle.

kutsal dedektiflik bürosu romaninda bu esrarengiz konukla tanisma imkani da buluruz ayrica.

8) samuel taylor coleridge’nin bir şiiri.
bu siiri, 1816 yilinda, kitap okurken daldigi uykuda gordugu bir ruyada yazmis, fakat tam da uyandiktan sonra gelen bir ziyaretci yuzunden eksiksiz olarak kagida gecirememistir.
douglas adams'in kutsal dedektiflik burosu adli kitabinda da rastlanabilinecek bu siirin turkce tamami asagidadir.

------

kubla han, buyurdu yapila,
gorkemli bir zevk kubbesi, xanadu’da,
alph’in, o kutsal irmagin,
ucsuz bucaksiz magralardan gecerek
gun gormeyen bir denize aktigi yerde.

iki kere bes millik verimli toprak
duvarlar ve kubbeler sarildi;
bahceler vardi, dereleri parlak,
ciceklenmis bir cok gunluk agaci;
guneslicayirlari kucaklayan,
daglar kadar yasli ormanlar vardi,

fakat o derin ve hulyali ucurum
yesil dagdan sedir ormanina inen
vahsi bir yer! her zaman kutsal ve buyulu.
bir kadin hayaletin dolasip durdugu
soluk ay isiginda sevgilisi seytani cagiran.

ve bu ucurumdan, sonu gelmez bir kaynasmayla,
sanki topragin hizli ve derin nefes alislariyla,
bir an icinde guclu bir kaynak fiskirdi:
onun hizli ve kesintili patlamalariyla
devasa parcalar firladi, sicrayan dolu gibi,
samanli tahil gibi harman dovenin altinda.

ve bu dans eden kayalarin arasinda
bir an icinde savruldu kutsal irmak.
saskinca bes mil boyunca medreseler yaparak
orman ve vadiden akıp gecti kutsal irmak,
sonra ucsuz bucaksiz magralara ulasti
ve bir gumburtuyle cansiz okyanusa karisti:

kubla, bu gumburtunun ortasinda, duydu uzaktan
atalarin seslerini savas kehaneti yapan!
zevk kubbesinin golgesi
dalgalarin ortasinda yuzuyordu;
orada kaynak ve magralarin
karismis nagmeleri duyuluyordu.
buzdan magarali, gunesli bir zevk kubbesi,
nadir gorulecek bir mucizeydi.

santurlu bir genc kiz
duslemistim bir zaman:
habesli bir genc kiz,
santurunu calan,
soyleyerek abora daginin sarkisini.
icimde yeniden canlandirabilsem
onun muzigini ve sarkisini
bana oyle derin bir haz verebilirdiki,

o gur sesli ve uzun soluklu muzikle
o kubbeyi havada kurabilirdim,
o gunesli kubbeyi, o buz magralarini!
duyanlarin hepsi onlari orada gormelidir,
hepsi haykirmalidir, amann! dikkat!
simsek cakan gozleri, ucusan saclari!
onun cevresinde uc kere dolas
ve gozlerini kapa kutsal bir korkuyla,
cunku o cicek ozuyle beslenmis,
ve cennet sutu icmistir...

http://www.eksisozluk.com

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 23.8.2004 05:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Muammer Çelik
    Muammer Çelik

    cennet sütü, kimizmidir acep, dost? muhtesemsiniz yine:)))

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Akın Akça