Adını sanını bilmediğim yerlere açtığım yelken gibi parçalanıyorum kokunun yeliyle
Yanık bir özlem buğusu varlığını düşünmek, ruhumda alabora gemiler, içimde sen
Başak karası bakışlarının soylu retinasından atlılar geçiyor, ellerinde savaş baltaları
Sana sürüyorum sevdanın atını, yoksul gönlümde acıkmış sevinin firari haykırıları
Umutlarla kıymık olup, sonra da yamalı denizlere kürek olup aşka sürüklendiğimiz sancılı bir denizdir yaşamak. Kayıp küreleri arayan simyacıların düş haritasında bu yüzden hep umut vardır ve yaşamak düşle boyalı bir saraydır. Yorgun sular terli ve düşünceli insanları taşır umuda, mevsim geçişleriyle hırpalanır iken deniz. Kıyıda bir kadın denizi, insanları ve vapurları izlerdi, çocuk yüreğindeki sevinçleri o kocaman şehre beler iken.
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm