O akşam büfemi kapatıp,Gürçeşmedeki bekar evime giderken,aklımda sadece iki şey vardı.Biri gündüz ki esrarengiz kızın ani gidişi,ikincisi satılmayan poğaçalardan ettiğim zarar.İlk defa bu kadar sakin karşılıyordum ettiğim zararı,çünki belkide o yağmurlu hava yüreğime yeni aşk tohumları atıyordu.
Ertesi sabah hava bir önceki güne nazaran oldukça güzeldi.O kasvetli,yağmurlu,karanlık havadan eser yoktu.Henüz kurumamış olan yollar,güneşin bütün saltanatına,rağmen grimsi bir gölgelik oluşturuyordu,ve ben böyle havalara bayılıyordum.Benim böyle havalara bayılmamın bir sebebide insanların bu güzel,romantik havada büfemi sıkça ziyaret ediyor olmalarıydı.Bense o gün sadece bir kişinin ziyaretine bütün bir haftanın ziyaretçilerini değişmeye razıydım.
Bir şeyi çok isteyip,tamamen masumane duygularla tanrıya yalvarırsan olurmuş derler ya, benimde o günki yürekten duamı tanrı duymuş olacak beklediğim ziyaretçi geldi.Aynı yerde bekliyordu treni,ve aynı pardesü vardı üzerinde.Dünden tek farkı ıslak olmayan saçlarıydı sanırım,çünki bana oldukça uzak olan mesafeden detaya giremiyordum.Bir an yanına gidip bir gün önce yaptığım aceleci tanışma çabamdan dolayı özür dilemek istedim,ama bunuda yeni bir tanışma çabası olarak algılayıp kızacağından korktum. Yaklaşık yedi yıldır aynı yerde büfe çalıştıran biri olarak bir sapık konumuna düşmekten endişe ediyordum.Ben böyle olmadık şeyler kurup, kendi içimde hesaplaşırken, bana doğru yürümeye başladığını farkettim.Aynı dünki gibi emin ve yavaş adımlarla yürüyordu büfeme doğru.Oan kalbimin sandığım gibi hasta olmadığını farkediyordum.Bir çalar saatin zili gibi saniyede dört sefer atıyordu nerdeyse,ve ben sadece bir sefer gördüğüm biri için neden bukadar heyecanlanmıştım,anlamaya çalışıyordum.
Büfemin önüne geldiğinde onunla ilgilenmiyormuş gibi yaptım,sanki hiç yaşanmamıştı dün,ve sanki sabaha kadar ben değildim bu ela gözlerin bir kaç saniyelik bakışını gözümün önüne getirip hayaller kuran.
'' Bir paket kısa samsun,bir çay alabilirmiyim'' dediğinde ağır ağır başımı kaldırıp,''çay açıkmı olsun koyumu '' demiştim.Bunu neden dedim,hangi heyecanla saçma bir şekilde çıkmıştı ağzımdan bilmiyorum,bir şaşkınlık anının en güzel resmiydim o anda. Bir kahkaha attı,'' Sizden özür dilerim,dün sinirliydim biraz,işe geç kalmıştım,tren de gelmek bilmedi,bide yağmurdan her tarafım ıslanınca size patlattım sinirimi'' Ne önemi vardıki,hergün patlatabilirdi bana sinirlerini,bütün topladıklarını bağrış çağrış gelip bende soğutabilirdi,ve ben her sabah bana fırça atsın diye bile onu bekleyebilirdim,ama ona öyle söylemedim tabii,'' Bende hatalıyım,tanımadan etmeden size fazla yakın davrandım belki,ama bizim buralarda yolcularla aramızda farklı bir elektrik vardır,onlar bilirler benden zarar gelmeyeceğini,ve dostuzdur bir çoğuyla'' Siz yenisiniz buralarda galiba,daha önce pek görmedim sizi diyecektimki, fırsat vermedi.'' Yeni taşındık buraya,hava alanında çalışıyorum,iki üç gün taksiyle gittim ama çok yazdı.Treni ilk denediğim gün kaçırınca,sinirlerim gerilmişti biraz.''
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta