ama ben en çok baharın son günlerini severim
vuslat ninnileri söyler sabaha kadar çoban yıldızı
gece yarısından az sonra hilalin başını dizlerine almış
kaç kez , kaç defa tarar saçlarını
sıyrılıp yükselir sislerden göklere bin bir rüya bin bir hayal
küsuftan fırlayan bakire bir yıldız platonik duygulara tutulmuş
gizli gizli ürperir , parçalanır ,uzaklaşır uçsuz bucaksız
bedeni çalkalanır, kırılır iç içe kaç perişan karanlık
sanki ermişler göksel bir sevdanın kerevetine
ama ben en çok baharın son günlerini severim
çerçevesiz resimlerde renklerle süslenmiş kare kare tabiat
bir ışık parıldar hafif ve sarı ,
mavi gözlü göğün hıçkırıkları
sızar bir yaprak aralığından
umulmadık şeyler fısıldar toprağa,
bin türlü rüzgar adına
elma ağacının dallarında ki küme küme saka kuşları
sarı ,kırmızı, mavi tüyleriyle
hiç durmadan ayrılık şarkıları söylerler
belki bir gün geri dönmek umuduyla
ama ben en çok baharın son günlerini severim
eflatun teninde yağmur yağar tane tane ,
iner şehre bir değil bin yüreğin sesi ,
bir sancı suretinde
koyu lacivert gecelerden
zemin üzerine kan sıçrar
bu yüzden tüm fotoğraflar boz bulanık
çok şeyden ibaret
aşk öyle bir şey ki
hıçkırıkların ,çığlıkların
ben en çok o tiz sesini severim
nisan yağmurlarının imdat seslerini
ama ben en çok baharın son günlerini severim
gölgeler köşe başlarında birikmiş
parıltılar denize yansımaya yüz tuttuğunda yavaş yavaş
artık ne bir peçe kalmış yüzünde ne de perde
mor menekşelerin ,kırmızı lalelerin
akşamın son vaktine kadar hep aydınlık olur sokaklar
onca filizlenmiş ümidin ,onca yeşermiş güzelliğin toprağa inmesi gibi
gözden akan yaşlar sımsıcacık
bir başına,damla damla yapayalnız
ama ben en çok baharın son günlerini severim
dolunay fırlatırken aşağıya parlak alevden mızraklarını
gecenin ölü suskunluğu vururken şehre
istanbul metrosu, varoşları... boğaz baştan başa
kıyılarına insan yağar sabaha kadar
açar elini göğe ergüvan çiçekleri
uğrunda ölen güzel kızların ağıtları dokuz kat semaya
uzar da uzar...
çentik çentik büyür yüreklerde
renkler süzülür prizmadan al, yeşil, mor
uzun hasret kokar, sıla kokar, sevgi kokar
sıtmalı arzular koşuşur damarlarda
biraz daha heyecan biraz daha tutku
ama ben en çok baharın son günlerini severim
dağlardan, çığlardan, sellerden ,çılgın denizlerden
günler, geceler, aldığını vermezler
en arkalarda kalmış topal bir bulut şehrin üzerinden seke seke geçip giderken
giden baharın her vakti kokudur, sudur, çiçektir
giden bir ömürdür
bir nar ağacı kadar heybetli,
bir kuru incir dalı kadar kırılgan
*
redfer
Kayıt Tarihi : 8.7.2020 18:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!