Tahta tekerleğin çıkardığı gıcırtıyla
yırtılırdı sessizlik.
yavaş ve gürültülüydü,iki öküzlü
kağnı arabası....
sanki tonlarca yük çeker gibi
ilerlerdi köy meydanından,harman yerine doğru.
Köy çocuğu olamadım belki ama
tezek kokusunu ve köy havasını iyi bilirim.
Kümesten tavuk çalıp
ormana gider çevirme yapardık,
geç kalma korkusundan,
çiğ yeme pahasına
Erol Taş usulü yerdik tavuğu.
Ha birde muallim türküsünü söylerdim
köye doğru bağıra bağıra...
Türküleri sevdiğim belki bu yüzdendir.
köye gitmek için her fırsatı değerlendirip
işin ucunda azar yemekte olsa giderdim.
semersiz ata binmekmi! ! !
yoksa
fındıklıkta fındık yemekmi! ! !
beni köye çeken bilmiyorum.
az binmedim harman yerinde
kirman gibi dönen atların sürdüğü düven'e.
henüz elektirik icat olmamıştı o dönemlerde (bizim köyde) ,
mum gibi yanan lüks'lerle yenirdi yemekler ve tadına doyum olmazdı
köy kahvesinde içilen çayların.
cuma günleri gelinirdi köye ve dönüşlerde
cuma günü olurdu.demekki bir hafta
böyle geçip giderdi köy maceram.........
07.01.2007
Ali İhsan AktaşKayıt Tarihi : 7.1.2007 18:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

tebrikler
TÜM YORUMLAR (2)