Bir Güvercin Umutsuzluğa Ağlıyor Gözleri ...

Nuri Can
407

ŞİİR


96

TAKİPÇİ

Bir Güvercin Umutsuzluğa Ağlıyor Gözlerimizde

Ne zaman
savaş bültenleri alsam
antenlerde
çocukların çığlığını duyarım
dünyanın bir yerinde
acı feryadını annelerin

güvercinlerin
göz
yaşı
d
ö
k
ü
l
ü
r
yangınlı savaş meydanlarına
ellerine
güllerin kanı bulaşır
bilim adamlarının

ve ben
oturup ağlarım
insan olmanın utancıyla
güneşin ardında bir siperde

süslerken çiçeklerini bahar
yeryüzü çimenlerine

kana ve gözyaşına bulanır
güvercin yüreğim...

Bir güvercin sevgisizliğe kanıyor yüreğimizde, kanadından vuruluyor uçmak isterken mavilere…
Bir güvercin kanatları gözlerimizde utancından ağlıyor, alev-ateş savaş meydanlarına savruluyor gözyaşları…
Bir güvercin umutsuzluğa ağlıyor kulaklarımızda, ellerimize, gözlerimize, yüreğimize yağıyor gözyaşları.
Utancımız oluyor Halepçe, kanayan yanımız, Filistin akıp giden gözyaşımız…

Bir umursamazlık cehenneminde çölleşiyor duygularımız…
Heyhat ki, bizi ağlatan acılar güldürüyor başkalarını, içimizdeki, acı bitmiyor, her defasında yarası kanayan şiirler damlıyor içimize…

Sevgimiz kırılıp dağılıyor yerlere, yüreğimize batıyor kırıkları…

Düşüp düşüp ölüyor çocuklar dünyanın gözleri önünde, biz ölüp ölüp diriliyoruz…
Bunca acıyı kaldırmıyor yüreğimiz ey dost, son sınırında çölleşiyor sabrımız…
Ölü çoçukların gözleri gözlerimizde sevgisizliğe üşüyor şimdi, sevgisizliğe düşüyor damlalar gözlerinde Filistinli annelerin…

Derin derin sızlıyor yüreğimiz, yüreğimiz Halepçe’li yaralı bir güvercin. Karanlık bir uçurumun kıyısındayız, bir karabasan gibi çöküyor üzerimize hayat…
Haykırmak istiyoruz, dilimiz tutuluyor. Bağırmak istiyoruz nefessiz kalıyoruz, kahretsin…

Ey gönlümüzün has çiçeği, ey Halepçe yüreğimizin sızısı, ey Irak, ey Filistin kanayan yaramız bağışlayın bizi… Sevdalara sınarken yüreğimizi özgürlügü besleyen umutlar tel örgülere takıldı…
Ey uzak yolların dost yolcuları bağışlayın bizi, hüznün kara bulutları sarmış ufkumuzu uçamıyor bi-türlü kanadı kırık güvercinler…
Dayanın vakitsiz yağan gözyaslarına, dayanın vuslatın vaktine…
Bir çiçek yağmuru olup yağmıyor üzerinize özgürlük, bir güneş olup doğmuyor ufkunuza …

Ey uzak yolların dost yolcuları bağışlayın bizi. Giden her yolcuya biz ağladık, gelen her yolcuya biz; bütün yolculukların, bütün savaşların sonunda ölümü gördük…
Kuş olduk konacak dalımız olmadı, yel olduk esecek halımız kalmadı… Her defasında kırgın, umutsuz bakışlar öperek düştük kahpe uçurumlara…
Renkleri solmuş yaşam trendinde kanadı ömrümüz…

Ey uzak yolların dost yolcuları bağışlayın bizi, bağışlayın bizi ey ömrümüzün kanayan gülleri…
Sevginin ipek iplikleriyle bağlıdır kalbiniz hayata biliyoruz, çekseler ölürsünüz, koparsalar ölürsünüz…
İki damla gözyaşının üzerine düşen sözcük gibi duruyorsunuz hayatın hatıra defterinde.
Bütün kelimeler kalbinizi kanatıyor…

Şimdi bütün gitmeler hüzünlü, bütün ayrılıklar acı.
Duyguları gözlerinizde ıslanmış yırtık bir mendildir gece. Hayatınıza batan dikenlerle, hayallerin yırtık döşeğinde yatıyorsunuz…
Önü-sonu bir toprak parçasıyken ömrünüz, her gün düşen ölümlerin acısını işliyorsunuz yüzünüze ve yüreğinize; dönmemek üzere uğurlarken yolcularınızı…

Ne zaman savaş bültenleri alsak antenlerde
çocukların çığlığını duyarız dünyanın bir yerinde
acı feryadını Halepçeli Filistinli annelerin
güvercinlerin gözyaşı dökülür yangınlı savaş meydanlarına
ellerine güllerin kanı bulaşır bilim adamlarının

oturup ağlarız insan olmanın utancıyla
güneşin ardında bir siperde
süslerken çiçeklerini bahar evrenin yüreğine

Kalbimizi savaşların orta yerine bırakıp binlerce çocuk cesedi arasından geçerken, gözü yaşlı anneler karşılıyor bizi, yüreği yanık babalar.
Sonra ateşe döküyoruz yüreğimizin acılarını, küle dönüyor zaman.
Gerçeğin yüzünü, yaşamın anlamını anımsamak istemiyoruz.
Ölü bedenlerim çiçekleri soluyor gözlerimizde. Soluyor yaşama yakıştırdığımız, yaşama yüklediğimiz anlamlar.
Sonra ölüyor herkes, biz de ölüyoruz. Onca ölülerin arasında seçip ölümüzü, sırtımıza vurup cesetleri çıkıyoruz yollara, yağmur doluyor gözlerimize.
Anlıyoruz ki, hiç bir ölünün sahibi yoktur. Ölüm kimsesizliktir.

Çağım
'Taş çağı, tunç çağı,-
insanlık için-
utanç çağı'

Nuri CAN

(*) A.R.Kars

Nuri Can
Kayıt Tarihi : 8.1.2009 18:17:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İdris Akmetin
    İdris Akmetin

    Ne zaman savaş bültenleri alsak antenlerde
    çocukların çığlığını duyarız dünyanın bir yerinde
    acı feryadını Halepçeli Filistinli annelerin
    güvercinlerin gözyaşı dökülür yangınlı savaş meydanlarına
    ellerine güllerin kanı bulaşır bilim adamlarının

    oturup ağlarız insan olmanın utancıyla
    güneşin ardında bir siperde
    süslerken çiçeklerini bahar evrenin yüreğine

    -
    Elinize yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • Mahmut Nazik
    Mahmut Nazik

    Bir gün gelecek ; sanırım bu günler, ' İNSANLIK ÖNCESİ ÇAĞ' diye düşecek o günün tarih sayfalarına. Ya bu tarihi yazanlara ne denir kimbilir..

    Cevap Yaz
  • Nazife Görgün
    Nazife Görgün

    Ne zaman savaş bültenleri alsak antenlerde
    çocukların çığlığını duyarız dünyanın bir yerinde
    acı feryadını Halepçeli Filistinli annelerin
    güvercinlerin gözyaşı dökülür yangınlı savaş meydanlarına
    ellerine güllerin kanı bulaşır bilim adamlarının

    Yorumsuz tek kelime ile süper tebrikler
    Sevgiler hiç tükenmesin :)))
    Güvercinler ağlamasın

    oturup ağlarız insan olmanın utancıyla
    güneşin ardında bir siperde
    süslerken çiçeklerini bahar evrenin yüreğine

    Cevap Yaz
  • Nafi Çelik
    Nafi Çelik

    Çok güzel bir tarzla hüzünlerin dizelere döküldüğü bir şiir.
    Kutlarım. Tam Puan ve +ANT.

    Selam ve sevgilerimle....
    Nafi Çelik

    Cevap Yaz
  • Melahat Demir
    Melahat Demir

    muhteşem bir şiir tüm acıları okadar güzel anlatılmış ki yüreğinize sağlık.gönül bu acıları istemez ama yaşanıyor.sizin şiiriniz bir nevi ilaç oluyor.kutluyorum.kaleminiz daim olsun.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Nuri Can