Sıfır noktasına dönüş yok biliyorum, biliyorum ama yine de zaman nedir? Görece mi? Zamanı geriye döndüremeyeceğiz, biliyoruz; peki ya anılarımız, bizde iyi kötü, çirkin güzel, hüzünlü sevinçli iz bırakan ânlar, insanlar!
Yeni bir yılın ilk günleri, Ocak başı olmalı, yalnızlık zamanının hüküm sürdüğü. Hani şöyle içinizde bazen tanımsız bir sıkıntı, bir keder duyumsarsınız, yaşarsınız; işte öyle bir şey. Akşamüstüdür, gecenin karanlığı yeryüzünde başlamıştır. İçiniz sıkıntı, dışarısı karanlıktır. Bir duble rakı koyarsınız kendinize, yalnızlığınızla baş başa içeceksinizdir. Bir iki küçük meze tabağı içinde atıştırdıklarınız. Tabii ki beyaz peynir ve maydanoz; rakının vazgeçilmez müttefikleri.
Ben de öyle yaptım o sıkıntılı akşamüstünde, ki gecenin karanlığı artık kentin üstündeydi. Sonra, bir şey dinlemeli dedim kendi kendime. O ortama uyan; ilk akla gelen tabii ki Münir Nurettin Selçuk’tu. Beni her zaman büyüleyen sesi. Sonra en sevdiğim şarkısına, beni en çok anlatan, özellikle de aşka dair duyumsadıklarımı söyleyen şarkıya geldi sıra. “Tereddüt”tü bu parçanın adı.
Sarahaten acaba söylesem darılmaz mı,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta