Bu erkekler erkek değil besbelli
Bu kadınlar kadın değil besbelli
Almışlar ellerine birer elma şekeri
Ne sevdikleri belli, ne sevmedikleri belli
Babam sevdi mi, dağ gibi severdi
Kem gözlere kapalıydı pencerenin perdesi
Dururdu kapısında yuvanın
İte çakala karşı
Dev gibi…
Anam er’im demişse bir kez
Ölüm ayırır derdi bizi bizden
Ezanla başlardı sabahlar
Sevgi akardı yüreğinden
Sel gibi…
Seccadenin başında otururken görürdüm
Düşürmezdi duasını dilinden
Hep gülerdi nur yüzlüydü gül ninem
Bırakmazdım tülbendinin ucunu
Yar başında tutunduğum
Dal gibi…
Bir dünürcü geliyorsa kapıdan
Bulamazdık ablamı
Oda oda saklanırdı arından
Sunulurken görücüye ikramı
Al al olmuş yanakları
Kor gibi
Okul yolunda bir çocuk
İki damla yaş süzülür göz kapaklarından
Düşer kırmızı halılar üstüne
Benden önce alma canını
Annemin ve babamın ve kardeşlerimin
Mihrabın önünde duaya durur elleri
Huzura varmış
Kul gibi…
Şimdi ise özlenen,
Bir gecelik beraberlikler
Pazara çekilmiş cariyeler gibi
El değiştiriyor sevgililer
Bu çocuklar kimin?
Gökten zembille mi indiler
İnkâr edilseler de sahiplenen
Yine de…
Bir köşede masum kalmış
Çilekeş anneanneler…
Çocuk ölür kayıp sokaklarında İstanbul’un
Kopup giderse ailesinden
Aynalara küskün
Henüz rujunu bile tazelemeden
Genç yağız delikanlıların
Her gün birinden övünç bekleyen
Kentin arka sokaklarında
Geceyi kirleten
Güneşe hasret, karanlığa mahkûm
Susuz rakının içinde aradığı teselli
Bu erkekler erkek değil besbelli
Bu kadınlar kadın değil besbelli
Kayıt Tarihi : 27.8.2008 23:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (3)