Bir Gazete İlanı Gibi....(1)

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Gazete İlanı Gibi....(1)

''''X yılında ev almaya emlakçı bürosuna gittim, dolandırıcılığa uğradım. T.C.hukuku işliyorken bir sorunum yoktu, davamı takip edebiliyordum. Y yılında AKP hükümetinin hakim tayini ile; kadının mahkemeye çağrılmasına tenezzül edilmiyor, kadının avukatı tenezzül edilip çağrılmıyor, haberdar bile edilmiyor. Üstüne üstlük, alınmış olunan karar da verilmiyor. Bunu ancak kapımın kilitleri önce zorlanmış (kim bilir kaç kez) , sonra kilidi değiştirilmiş, haberim olmadıüı için kilitçi çağırıp açtırınca, eşyalarımı kaba güç seyri ayan beyan halde, alıp götürülmek üzere salona yığılmış görünce polis çağırdım, bavulum da ilaçlarımla birlikte evde kalmış olarak, gecemi karakolda geçirdikten sonra, tutanak da verilmiyor bana ve sorunun ne olduğunu anlamaya ikinci geceden sonra sokakta kalmış olarak öğrenmeye zorlandırılmış halde bırakılıyorum. Bunun üzerine bir avukattan öbürünü görevlendirmeyi tattırıyor Adliye keyfiyetçileri, bu karardan bir fotokopisi dahi sağlanamadı. İlaçlarımı aldırtamamış, bu arada öğretmenler evine sığınakta yaşarken de hastalanmış ve tedaviye sığınmış oldum, dönünce ama, 7.nci avukat vekillendirmiş olarak, evimde eşyam kalmadığı gibi, bu kez de dolandırıcı suçuyla soruşturmada olan iki kişiden birini de evime yerleştirmişler, galiba biri malımın sahibi, öbürü evimin sahibi edilmiş, kaymakamlığa işgal başvurum üzerine anlayabildiğim bu kadarı oluyor ancak... daha önceki hakim, savcı çalışmaları yok edilmiş ya da yokmuş havası kişneme keyfinde bir hal oluyor. Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın tapularına işgal kararı mı varmış? Evimin arsa sahibi U.T. bulunamıyor, ama imzası uçuşuyor bu hakim kararında. Bu U.T.nin çocuğu, karısı da bulunamıyor, mirasçı durumu hani görüşülebilir diye... Adres: Sarıyer - İstanbul

Bir dehşet diye nitelendirdiğim bu durumu anlayabilmek için AKP hükümetinin hukuk programını bilen varsa, lütfen yardım etsinler bilgileriyle. Zaten Almanya'da Türklerin evinin yakılması da bu tarihlere tesadüf ediyor. Bu vahşetin kaynağı gerçekten Almanya mı acaba? Bundan ben endişe ediyorum. Almanya'da yaşayan ilgililer olarak, mecliste, elçiliklerde, amnesty int., insan hakkı grupları örneğin, İstanbul'da mutlaka iletişim çalıştayları, uzmanlıkları vardır, durumu sadece benden dinleyerek değil, olay yerinden de bilgilenerek aydınlatmaya yardımınızı esirgemeyin lütfen. Bu hükümet, sivil halka da saldırıdan çekinmiyor. Siyaset alanında vahşetlerini önleyenlerden yoruldularsa istifa etsinler, ama sivil halka, hastalara, özürlülere, çocukların günahsızlıklarına, yalnız yaşayan kadınlara saldırmayı huy edinmesinler. T.C. adliyesinde görevli bir hukukçu buna teşebbüs edemez. Ama AKP hükümetiyle, hakim, savcı, emniyet müdürü şebekesi ile polisi de bu işe görevlendirmişler, taş devrinde dahi yaşanan bir durum değildir bu. Arsayı sahiplenmek, ev soyup zenginleşmek, eve girip işgal etmek için hukuk bu şekilde kullanılamaz, hukuk araç edilemez....'''' (Kimse bu ilanı vermedi gazeteye, ben yazıyorum kendi ilanımı...)

Bir gazete ilanı gibi bu haberi duyduk diyelim, şehitlerimizin sayısı zaman zaman bir derinliğe uğruyor, hükümet sorumluları nerede oluyor o zamanlar? Ankara'dan hariç her yerde...

Türkler.müslümanlar.ötekiler başlıklı igüs çeviri ekibiyle türkçeye düzenlenmiş 2. Basım İstanbul, ocak 2008, İlkbiz Yayınevi ile sunulmuş bu kitabın arka kapağındaki yorumu ile düşünme değerinin öncelliği geldi aklıma. Kilisenin kaba gücü baskısında bile soluk alınabilen bir an olduğuna göreceli bir ifade yaşatabilmenin onuru olduğuyla, kaba güç kaba güçle ezilir, düşünce ise kendini korur örneklerinden bu biri olarak Voltaire diyor ki: Kitabın arka kapağından cümleleri alıyorum aynen

''Türklerin sırtına yüklediğimiz iftiralar koskoca bir kitap olur. Türkleri sevmem, fakat iftiradan o kadar tiksinirim ki, onlara atılan çamura bile dayanamam...

Türkler gururludurlar ama asilzadelik taslanmazlar, yiğittirler ama duello etmezler, ancak harbe giderken kılıç takarlar...

Avrupa'da Yahudilere karşı davranış her zaman değişmiştir. Bu millet hep ilgimizi çekmiştir. Hristiyan dininin bir çok yasa ve geleneklerini onlara borçluyuz...

...Araplarda yücegönüllülük hikayeleri çoktur. Bu gibi şeyler bir ulusun yapısını belirler. Yahudi milletinin tarihinde hiçbir asil jeste rastlanamaz. En büyük mutlulukları yabancılara tefecilik etmektir. Bu ruh kalplerini öyle işlemiştir ki, kendilerine has konuşmalarındaki figürler bile hep buna dairdir....''''

Ben de böyle, düşüncelerin artık kaleme alınması bir daha bu çağa uyumlarıyla anlamlandırılmalı olduğuna inancımla, 'Yahudileri Sevmiyorum' diyerek başlarım sık sık. Dün, Voltair'den bu satırların değerlendirmesini okuyunca bu kitapta, ne kadar güzel isabet olmuş demekten alıkoyamadım kendimi ve yarın okuyacağım içeriğini. Ve bu düşünceme güzel bir kaynak olarak da zaman zaman yönlendireceğim zevkle. Umarım, Göktürk-Oğuztürk-Atatürk tarihi unutulmamış, hatırlanıyordur. Zaten binlerce konular ve konumlarda hep düşünmeyi değerlendirmenin faziletine ulaşmaya emek yolundayım...

AKP partisinin kapatılmasıyla ilgili tv'de bir grup oluşmuş, tartışıyorlarken bir AKP'li yaşlı beyin sırıtkanlığı dikkatimi çok çekmişti: Herkes hiç olmazsa, diğer hükümetlerden farklı olarak, düşüncesini söyleyebiliyor diyor bu AKP'li olduğunu da savunan bey, benim de tüylerim ürperiyor ister istemez ve düşünmeye koyuluyorum şimdilik. Kimseyi düşüncesinden dolayı tutuklamıyor denildiği bu anda bu gazete ilanı gibi yaşantı da çıplak bir gerçeği olduğuyla, hakim tayin ederek evi işgal ettirmeye, bir gece karanlığında imza mahlukatlığı taslanmayı, milli değerler yağmalanırken çarşaf örtünmenin neye yaradığını anlamlandıran bu durumlarıyla, hani bir saflık etmiştim, ederim de sık sık seve seve 'Şu hükümetin konuşanları Türk milletinden başka herkese konuşuyor, mesaj yolluyorlar bir yerlere'' diye.

Bugün bunu artık sadece anlamlandırayım desem ne oluşur acaba? : Soysuzluğu soylaşan gece karanlığında imzalanan kararın soygunculuğu ile düşüncesinden dolayı tutuklanmıyorlar hiç olmazsa diye, sormalı değil mi, cana, mala, ırza girilmez, eve giriyorlar, insanın neresine girilir daha? Eve girmeyle de bitiyor mu? Eğer bu hükümet hakkında hayrı düşünenler varsa, sokağa atılmış halleriyle, bir de akranlarından borcu var diye usandırılması, bankalarına girilmesi, düşünce hürriyetine dokunulmuyor demenin bu farkı, damaklarda bir tadılmalı diye bir soru önergesi sunulmalı değil mi? Bu AKP savunucu mahlukatlarına bu tadı damaklarına yayarak o sırıtmalarında, düşünmeyi bir tarif etseler diye soran yok ki, onların da keyfinin şu derecesi anlaşılabilsin denilir hani... Ben daha anlamış değilim, soysuzluğu soylaşan gece karanlığının bu soyguncularının tatbikatını...

Düşünceyi idam eden bu hükümetin, bakanları, başkanı, cumhuru acaba düşünüyor mu, düşünce idamını hayata geçirirlerken idamın da ilk kurbanı kim olacak diye?

Bu soygunluk yaygınlığı nasıl durdurulur diye beş bin yıllık tarihin izleriyle her yüz yılında örneklerini tekrardan çıkan çaresizliklere karşı çarenin nereden başlanması gerektiğine de kararın bu aynısı olmasına ilerleyişin acaba kaba gücünü kim ve hiç unutmuş mu ki? Bugün beni yesinler, yarın kendi kendilerini yerler gibi insanlığa bir aldırışsızlık, boş vermişlikle dünyanın bağrında taşıdığı doğasına bu vahşeti ilerleyişe dur demeyecek ve dur diyecek insanın da doğmamış olmasına ümitlenmenin bu soysuzluğunu soylananlar acaba bilmiyorlar mı, bu vurdumduymazlık boyutunda neler olmuş, neler yapılmıştır acaba?

Soysuzluğu soylanan Yahudiliği öğrenme ile uşaklığa sapıklaşan histeri dozajının bu çağlarında soysuzluk soylanmak yerine tek yürek, tek bilek olmaya gecikenleri ben aklımdan geçirirken, annem de beklediği yeğenine sitem olarak bir ifade kullanmıştı dün akşam: 'benim kızım bugün topal eşeğe bindi galiba, gelemedi daha...'' Bazen biz düşünürken, bir başkası düşünceyi zenginleştiren yanıtı düşüveriyor öylece kendiliğinden...

Sevgiyi saygı büyüyecek çocuklarımızı unutmayalım diye, ruhumuz içimizde emanet taşıdığımız büyümeyen ebedi çocuktur! TBMM bu yüzden Çocuk bayramı kutlanıyor Yüce Türk Milletinin yasama, yönetim, denetimi için ilke ve ülküsünün düşünce ahlakında...

Anneler günümüz kutlu olsun. İkinci bölümü başarı üzerine, bir tesadüf olarak sayın yazarımız mümin sekman beyin Limit-sizsiniz kitabına düşüncelerimle gece karanlığında soysuzluğu soylanmanın yanı sıra, bir cami hocası veya imamın da kardeşiyse bir dolandırıcı, sırtlanlığın nerede güçlendiğini de düşündürecek bir nitelik olduğuyla bu gazete ilanı gibi haberi değerlendireceğim... Allah beni T.C. hukuku ve hekiminden yoksun bırakmasın dileğini tazelettiriyor bu gece karanlığında soysuzluk soylanmaların dozajında dahi soysuzluğun arsızlıktaki aşırılıkları... ne büyük bir keder bu...

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 11.5.2008 13:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hakan Yavuz
    Hakan Yavuz

    Ortalama TÜRK gibi davran.
    Kazanırsınız...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Sevinç Kavuk