Bir Garip Ramazan
Memleketi Adıyaman, yaşardı köyü Artan.
Adı ile muktedirdi, deli denen Ramazan.
Bir garip biçareydi, sevgisiydi hep yaşatan.
Evlenmişti., henüz çocuk vermemişti yaradan.
Yaş ilerliyordu, çok hızlı geçiyordu zaman.
Kimi kimsesi yoktu, yalnız yaşardı her zaman.
Gel zaman git zaman ne zaman oldu takdir tamam.
Nur topu gibi bir oğlan verdi, yüce yaradan.
Anlamaz hiçbir işi, olmuştu köyün çobanı.
Koyun kuzu gezdirirdi hep yazıyı yabanı.
Ot bulamazsa yedirirdi sap ile samanı.
Yüreği dünya kadar büyük sevmezdi yalanı.
Fitne fesat nedir hiç bilmezdi yalan dolanı.
Herkes severdi kimi takılırdı deli diye.
Şaşardı söylenenlere bilmem olanlar niye.
Bu yaradanımdan bana verilen bir hediye.
Boşuna sermayeyi bunlar yüklerler kediye.
Sabah ezanıyla hep çıkardı ulu dağlara.
Dünyayı anlamazdı, inmezdi hiç ovalara.
Halinden memnundu, onlar insin derdi bağlara.
İnsanlarla derdim yoktur, uğraşım hayvanlara.
Karnım doyarsa, dünya malı gözü doymazlara.
Boy uzun, cüsse iri, omuzlar geniş, baş yatık.
Fazla şey istemem, ekmeğim olsun soğan katık.
Kötü söze tahammülüm yok hep kaşlarım çatık.
Dünya yetmedi sanki bir de ahireti sattık.
Yüzüm çirkinmiş nolur, yüreğim olsun da güzel.
Hile hurda harama inşallah uzanmaz bu el.
Sehven yapılan bir hatayı inşallah alır yel.
“Bu dergah umutsuzluk dergahı değil” sen de gel.
Köylüler ne severdi, ne de vaz geçiyorlardı.
Çobanlar içinde bir tek onu seçiyorlardı.
Ya koyun kuzular bir tek onu dinliyorlardı.
Artık yemlerini bile çok farklı yiyorlardı.
Köylüler de bu işe anlam veremiyorlardı.
Ramazan’daki o itikadı bilmiyorlardı.
Biricik oğlunu aldı çobanlıkta yanına.
Artık can katmıştı bedendeki sıcak kanına.
Eğitimden uzaktı göz kulak oldu oğluna.
Sahip çıksın isterdi hep dinine imanına.
Köyün delisi iken velisi oldu Ramazan.
Yalnız dı ama üzülmüyordu o hiçbir zaman.
Biliyordu ki inancıyla herşey olur tamam.
İnsanları anlamak zor iş velhasılıkelam.
Selamsız sabahsız beynamazlara vermem selam.
Durmadan geçiyordu zaman, ömür doldu tamam.
Açılmış kanıyor, hiç kabuk bağlamaz ki yaram.
Karnım doydumu, inan fazlası bu cana haram.
Artık oğluma nesihat verme zamanı geldi.
Alnımın yazısı kaderimin doldu miadı.
Vuslata erme zamanı geldi geçti saati.
Ey oğul sana nasihatım unutma ha sakın.
Görür isen kötülüğü unutma suya yazan.
Yapar isen iyiliği unutma taşa yazan.
Kim sana kepçe olursa unutma sen ol kazan.
Sırtın Allah’a dayan, unutma gerisi yalan.
Ancak böyle olursa hakkın helal eder baban
Fakirlik ve çirkinlik vermişse bize yaradan.
Eğer Rabbimin takdiri ise ne gelir elden.
Sakınırım onun adını zikretmeyen dilden.
Hep dualarım onlara uyanırlar tez elden.
Bir garipti Artan’da yaşardı adı Ramazan.
Anlamadılar ruhiyeti halin hiçbir zaman.
Aralık-2006
Adıyaman—Kerim Baydak
Kayıt Tarihi : 28.12.2006 10:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Nerden geldiği belli olmayan ve köyde yaşayan bir garip Ramazan hikayesidir.Yapabildiği tek iş çobanlık ama ne çobanlık...
TÜM YORUMLAR (2)