Bir garip yolcu idi mana diyarlarında,
Aşkı arıyor idi gönül miyarlarında.
Mecazi aşklar ile dolaştı ayakları,
Aşkını söyler iken kızardı yanakları.
Anladı meğer bunlar geçiveren aşklarmış,
Bağrını parçalayan kara, kara taşlarmış.
Bir gün aniden düştü sonsuzluk sevdasına,
Gözleri bakakaldı sonsuzluk aynasına.
O ayna dedi ona: “Ne çirkin, ne garipsin,
Sonsuzluk sana uzak, ne kadar acaipsin.”
“Mutluluğu arama senden ırakacaktır,
Gerçek aşkı zikretme dilini yakacaktır.”
Tam yeşerip açarken umut çiçeği soldu,
Bir hüzün fırtınası, kalbi hicranla doldu.
Bu kompleksin ardından bir melankoli çöktü,
Daha sonra deprasyon her dem belini büktü.
Yıllarca elem, keder; pişti ve yandı gönlü,
Bir tek günün içinde bin dirilip, bin öldü.
Boğazını düğümler yumruk, yumruk tıkadı,
Gönlünü acımtırak gözyaşları yıkadı.
Dertleri dökülürken kalbine çağlayandı,
Sinesinde eziklik yakandı, dağlayandı.
Öyle bir eziklik ki; aczin, fakrın zirvesi,
Dünya da, ahiret de tam bir hicran ezgisi.
Sabahları firaktı, gündüzleri bin elem,
İçerdi elemleri geceler boyu dem, dem.
Gönlü kırık garipti, ağlarken içten ağlar,
Göz yaşları içinde şelale gibi çağlar.
'Garipler ağlar iken kalbe akar yaşları,
O yaşlarla yıkarlar kalplerinde pasları.'
O içten ağlar iken hep tebessüm ederdi,
Bin bir acı içinde yine de gülümserdi.
Acılarla bir gülüş konardı dudaklara,
Gönlü genişlerdi ki; dört yönden ufuklara.
Ufuklar dar gelirdi geçer kainatları,
Sonsuzlara uçardı takarak kanatları.
Dünyayı, malı, mülkü hiçbir zaman sevmedi,
Hiçbir faniye ise, hiç iltifat etmedi.
Zengine yaklaşmadı, öz kardeşi de olsa,
Gariblere sokulur, nerde bir garip bulsa.
Kendi ile konuşur, kendiyle dertleşirdi,
Sorardı: “Acep her kes böyle mi halleşirdi?
Kimseler anlamadı o garibin halini,
Deli deyip geçtiler, bilmediler derdini.
Bitmeyen, tükenmeyen arayış içindeydi,
İçinden çıkılmayan kısır bir döngüdeydi.
Adresi bilmiyordu bir çıkmaza dalardı,
Sokağı bulsa bile yanlış kapı çalardı.
Tenzihten çıksa bile, teşbih ona uzaktı,
Teşbihe varsa bir an tenzih kaybolacaktı.
Ola ki bulsa bir gün o her ikisini de,
Ulaşacaktı o gün geçici bir tevhide.
Bir çok yılları böyle geçmiş idi garibin,
Sonra yolunu buldu akıldan geçen kalbin.
Akıldan geçti kalbe, kalpten ise ruhuna,
Ve böylece ulaştı tevhidin vücuhuna.
Yani o oldu şimdi bir garipler sultanı,
Kainatın en altta, en düşük garibanı.
Ondan daha acizi, yok daha garibanı,
Sınırsız bir şevk ile yapmak ister hamdını.
Aczin, fakrın ve şevkin, şükrün sınırsızlığı,
Allah’ına koşarak varış bahtiyarlığı…
(1. Mart. 2007 – İzmir)
Ali OskanKayıt Tarihi : 1.3.2007 23:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kalemenezden okuduğum bu güzel manzumeden etkilindiğimi söylemeden geçemedim. Yürekten kutlarım Hak'tan yana mürekkep akıtan kaleminizin nezdinde o güzel yüreğinizi. Manzumenize tam puan verirken saygı ve sevgilerimi sunarım.
Sonra yolunu buldu akıldan geçen kalbin...Ne kadar dolu dolu bir çalışma olmuş...Yürekten tebrik ederim...
TÜM YORUMLAR (6)