“Ben tükenmişliğimi ve hüznümü sadece Allah’a söylerim.”
Rabbi’mizi andıkça anmalara dönüştü sessizliğimiz
susan dudaklarımızla mühürledik kalbimizi
kanatlanan güvercinler kutlu haberler taşıdı yeryüzüne
gün ışığını giyindik şeffaf bir gömlek gibi
bir kolye gibi takındık suskunluğumuzu
yeniden doğduk fecir vakitlerinde
sonsuz bir istikamete doğrulduk
yeşil seccadelere düşürdük alnımızı
rükulara eğildik
yar ettik benliğimizi
parıltılı hedeflere doğru koşarken
gönül gözümüz açıldı perde perde
içimize güneş doğdu
aşk doğdu
başkalarına kul olmanın esaretini yırttık
başkalarından medet ummanın çaresizliğinden sıyrıldık
yaralı serçeler gibi nazikçe ağırlandık
akşamın son vaktinde
Allah’tan başkasına muhtaç olmadığımız fısıldandı
ateşli kalplerimize
kalabalıklardan uzağa çektik duygularımızı
telaşlı koşturmalardan sıyrılıp
ümitle susuzluğumuzu dindirdik
açlığımızı doyurduk muştulu tebessümlerle
Rahman tarafından lütfedilmiş ruhumuz
pus oluşturacak kadar nemlendi
sahibiyle tanıştı beş vakit
asıl vatanını özleyen gurbet kuşları gibi
irili ufaklı deryalardan geçtik
sılaya erişmek için ummanlardan geçtik
mutluluk iksiri aktı semalarımızdan
sıcacık yağmurlar yağdı
baharlara sunulan bir kase şerbet gibi
büyük bir yürüyüşe çıktık
Halik-ı Zülcelal’in razı olduğu istikamette
kutlu bir hicrete yöneldik
kar tanelerinin yeryüzüne inerken
muvazeneye emsal bir iştirakle
aşkın bin bir seyrini tattık
Rabbimize verdiğimiz gizli sözün ibrişim iplerine sarıldık
yumak yumak ibadetlere dönüştü mihrabımız
sessizliğe muttasıl kıldık dilimizi
yakub sabrına yoldaş ettik halimizi
bütün cezbelerin enfes bir remziyle
kendi hakikatine kardeş kılındık
arındık ,
sükuna erdik
her dem temizlendi içimiz
farkına varmadığımız hatalardan
görmezden geldiğimiz kusurlardan
göz yumduğumuz günahlardan
az mı ,çok mu,
boş mu ,dolu mu demeden
kurtulduk , iyileştik
salaha erdik
açlığın sınırlarına uğradıkça gün boyu
çaresizliğimizi anladık
susuzluğun yatağına koydukça çatlak dudaklarımızı
başkalarından şikayet etmemeyi öğrendik
Rabbimize verdiğimiz sözleri tuttuk
sessizce taşındık iftar vakitlerine
“Allah’ın nuruyla bakan basiretli bir kalpten ne gizlenebilir ki “
birbirimize yansıdı ahvalimiz
birbirimizin aynasına düştü gölgelerimiz
gizlenen tüm sırlar ayan oldu
görmediğimizi gördük
bilmediğimizi öğrendik
efendimizin dudağından taşıp dudağımıza değen sözleri
her nefesle tattık
rüyalarımıza refakatiyle içten içe sevindik
misafir bekler gibi her gece bekledik
gelsin diye
hep yüzümüzü döndük
gökteki hilal kadar parlak suretine
yıldızlarımız ona döndü
pervaneler gibi
ufkumuza saçıldı ışıktan zerreler
bir fecir gibi
aydınlandık
“Rabbim neylerse güzel eyler”
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 10.4.2022 16:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!