Her gün değişiyordu gülüşün. Bazen hırçın dalgalar gibi vuruyordun gözlerime.
Bazen saçlarıma kar gibi yağıyordun. Ateşi başına vurmuş güneşin, nisan yağmuru oluyordun. Başımı döndüren asi bir rüzgâr oluyordun.
Yalınayak yürüdüğüm ana kucağı oluyordun. Sıcak ve kokusu burnumdan hiç
gitmeyen. Babam oluyordun gözlerimi açar açmaz ilk gördüğüm. Saçlarındaki akları hesaplıyordum, uykularını bensiz gecelere bölüyordum.
Ne zaman bir köşeyi dönsem karşıma çıkan aşina bir yüz oluyordun. Hayalini sarıp sarmalıyordum. Yakınlaştıkça uzaklaşıyordun... Kâh çocukluğum oluyordun. Bir saklambaç oyununda kaybettiğim diğer yarım... Hangi taşı kaldırsam altından sen çıkıyordun. Hangi yana baksam gözlerime doluyordun.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman