Bir Direniş Çığlığı Filistin
Kızgın sıcaklık içindeydi güneş
Ve üşüyordu Filistinli bir çocuk
Alnındaki ter, tırnak altındaki toprak ile…
Merak ediyordu:
Kimdi güneşin sahibi,
Kime satmıştı merhametli tanrı
Güneşin, rüzgarın,suyun ve toprağın merhametini?
Cehennem azabında idi bir yanı,
Varlığında yok olan her şeyin…
Biliyor ve bekliyorum.
Birazdan sıtma nöbetleri takip edecek ardı sıra bedenimi,
Birazdan sülük gibi kanımızı emecek hükümdar,
Mevsim kara kışa dönecek gözlerimizde
Ve mitralyöz sesleriyle yırtılacak gökyüzü,
Kan kusacak bulutlar üstümüze…
Birazdan gölgesi düşecek üstümüze ölümün,
Yangınlar içinde yağız ten ve toprağında Filistin ruhunun!
İşitmek istiyorum.
Batı Şeria’dan, Gazze Şeridi’nden,
Ramallah’ın batısı Deyr Ammar’dan…
İşitmek,
Dünyanın dört bir yanından gelen insanlığın ayak seslerini
Ve görmek, zulmün üstüne bastığını
Ve duymak, çatırdayarak kırıldığını kemiklerinin!
Özgürlüğün fikrinde boy vermesin diye gövdem sokakta,
Nöbet tutuyordu puştun oğlu kapımda,
Nöbet tutuyordu gecemde…
Yıldızlarım kurşunlara diziliyor gökyüzünde…
Yıldızlarım, yüzünden düşüyor göğün,
Düşüyor,
yeşermesine izin verilmeyen sürgün yemiş toprağa!
Ay yüzünü çevirmiş utançtan,
Ay geceye karanlık,
Karanlık, kararlı iniyor düşlerime!
Tank paletleri altında dünüm, günüm, geleceğim!
Tank paletleri ki ırz düşmanı hayatın,
Umut vaat eden toprağın, insanın, düşlerin…
Dayanmak için dayanılmaz olana
Sıkıyorum dişlerimi,
Yumuyorum gözlerimi,
Tıkıyorum kulaklarımı,
Kapıyorum bilincimi…
Üç maymunun bir adım ötesine geçiyorum.
Yukarda her şeyi bilen, işiten, gören
İdareyi tekelinde bulunduran bir heyet…
Hey-hat..!
Sınırsız merhamet içeriyor üstelik…
Nerelerinde taşıdığını bilmediğim tanrılardan dilendim merhameti,
Ve sonra öğrendim ki merhamet dilenmemeli insandan!
İnsanın merhametinden çok önceydi,
Çok önce bastı toprak beni bağrına,
Çok erken merhametine!
“Hayır. Dur. Gitme” narasında acının,
Yüzümde açılmamış gonca gül,
Doymayan açlık bedenimde,
Param parçaydı düşüşüm
Mayın döşeli tarlalara!
Toprak örtsün düşlerimi, gülüşlerimi,
Hayata doymadan açık giden gözlerimi!
İsa’nın doğduğu topraklarda,
Küfrü içeren bir lanetti insan doğmak,
Lanetti toprak olmak,
Velev ki yaşamak…
Eyy YAŞAMAK! ! !
Duy çığlığımı…
Genzimi yakan çığlığı duyumsa içinde,
Lanetle anılır oldun kanlı toprakta,
Parçalanan bedende,
Yanık et kokusunda,
Umudun yeşermesine izin vermediğin yürekte,
Ve artık kanatlanmıyor özgürlüğe kuşlar,
Gökyüzüne de uzanmıştı namlunun ucunda zulüm!
Gökyüzüne de…
İnsanoğlunun teyet geçildiği,
İsrail oğullarına vaat edilen kutsal ve lanetli topraklarda!
Kanımızdı kutsallık,
Varlığınızdı lanet ey zulmün efendileri!
Ben Filistinli can…
Ne sıcağı yaşadım ömrümce,
Ne soğuğu hissettim bedenimce adam akıllı:
Sıcakta üşüdüm tir tir,
Soğukta yandım cayır cayır!
Ben Filistinli çocuk,
Kadın-erkek
Genç-yaşlı
Özgür-tutsak…
Yek vücut içinde saydamdım doğduğumda
Tek el, tek ayak, tek göz, tek kulak…
Bir yanım tek, bir yanım eksik yaşadım.
Bir yanım eksik terk edildim ölmediğimde, öldürülmediğimde…
Lütufta bulunduğunda lütufsuzun oğlu!
Tepeden tırnağa Filistin’im ben!
Dudaklara küfrün en büyüyü olarak yerleşen Arap,
Tank paletleri altında ezilen çiçek,
Çölleşen toprak,
Mendili elinden düşen yürek,
Toplama kamplarında, toplu ölümlerde can çekişen,
Yangınlar içinde küllenen şehir,
Küllerde savrulan hayat,
Gözleri önünde dünyanın,
vahşetin seyrindeki ülkeyim ben!
İnsan deniyor vahşet ustalarına,
“İnsan icadı” deniyor sindirmede kullanışlı vahşete…
Vahşet, artı buluş, eşittir emek…
Matematiksel hesapta emek sayıldığı için vahşet,
kutsal sayılmıştır insandan öte!
Miden kaldırmadığında insanlık dışı görüntümü,
Çevirdin ekrandan gözlerini…
Senin bakamadığını ben yaşıyordum oysa ki!
Yer-yön sorunum vardı benim…
Hangi yöne kaçırabilirdim gözlerimi,
Nereye dönebilirdim sırtımı,
Hangi yıkılmamış duvar dayanak olabilirdi bana?
Midene ağır, vicdanına hafif geldim.
Sustun…
Çok uzun sustun ey insan, ey tanrı!
Uzak durdu merhamet yerde ki insandan,
Daha da uzak,
en yukarıdaki, en adil, en merhametli tanrılardan!
Ben toprağıyla insan kokan Filistin!
Adına şiirler yazılan, kitaplar basılan,
Bildiriler dağıtılan, haber bültenlerinde yayınlanan…
Bilmiyorum neden,
Dünya çığlığıma sağır,
Tanrılar acıma çok uzak, neden?
Ve sonra öğrendim ki merhamet dilenmemeli insandan!
Ama yıkılsın dağ,
Tavanından dökülsün gökyüzü,
Ayaklar altından kaysın toprak,
Tufanlar içinde boğulsun dünya,
Nuh, gemisiyle karışmasın bu işe…
Sürgün olsun cehennem kuyruğunda kasırganın,
Kahrolsun, kahrı eyleyen eller!
Zulmün kucağında, merhametten uzak Filistin’im!
Ne vakit adım söylense dillerde,
Nakba’yla anıldım, lanetle bir tutuldum!
Ah gül kokulu düşüm, ince sızım, kanayan yaram benim!
Nasıl da yaşlanmışsın hoyrat ellerde yıpranarak!
Bir zamanların bereketli toprağı olan sen,
Özgürlüğün rahminden düşersen toprağa yeniden
Genç, güzel ve gururlu bir kız edasında bakar mısın gözlerimize?
Doğurur musun bizi kendinden yeniden?
Uğruna ölünecek kavga, vatan ve AŞK olduğun için sen,
Ben ki doğmayı diliyorum sende bir gün yeniden ve umutla!
Sarılmış yaraların, sorulmuş hesabın,
Zafer coşkusu içinde tüm hücrelerin…
Başında papatyadan bir taç,
Gövdende kar-beyaz gelinliğin,
Direnişin adıyla, bağlanan barışla Filistin! ! !
Kayıt Tarihi : 3.11.2016 11:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Gazzeli Çocuk
Ben Gazzeli çocuk;
Hiroşima da yaktılar anne,
Yaktılar o küçücük bedenimi.
Henüz unutmamıştım ki
Irakt’a beni yaşamdan koparan
O şarapnel parçalarını,
Ve henüz tanımamışken,
Savaşlar çıkarıp,
Silah satışlarından semirenleri.
Hani Afrika’ da, Gazze de
Biz çocukları; açlığa, yoksulluğa
Ölüme mahkum edenleri.
Ben Gazzeli çocuk
Yine namlular üstümde,
Üşürken, uyurken vurdular
Vurdular, vurdular anne beni
Gazze de parçaladılar
Herkes izlerken parçaladılar anne
Yaşam ve sevgi dolu
O minicik, minicik yüreğimi.
Hasan ÇEKMECELİOĞLU
12.01.2009
TÜM YORUMLAR (1)