bir resim ki rüyayla çizilmişti
sisli ışıkla yoğrulmuştu
su silsilesi fışkırıyordu fırat
dicle ile yan yana saf saf dizilmişti
birisi cennet birisi cehennem
sürükleniyorlardı mahşere doğru
alevler karışıyordu suya
bir muştu büyütmüştü anadolu
direnci fırat
isyanı dicle
en son devirlerde
bir cam gibi kırılmıştı perde perde
çatlamış, zedelenmişti yer yer
korkunç ağıtlarla titremişti
ürpermişti çalkalanmıştı dalgalanmıştı
yıkık hasankeyf gibi parçalanmıştı su
kaç yüz yıl öncesi davetlerden
gizler söylenmişti gizli hikayelerden
cihanın sinesinde heybetliydi fırat
harranı aşkla kucaklamıştı dicle
muhteşem bir sunumdu
göklere nur-u zaman saçılmıştı
gecelere parça parça dolunay ışığı
efsunlu bahar yağmurlarıydı
kutlu menzillere akıp gidendi su
diz çökmüştü önünde mavi gökyüzü
sonsuzluklara sızmış alev huzmesiydi dicle
alazsız, dumansız yangınların ortasındaydı
kavrulup dökülmüştü daha içindeyken sesi
beyaz ışık bırakmıştı uçtan uca çizgisi
geceyi yaran şimşek parıltısı
dicle perişan zerre zerre perişandı su
uçmaktaydı her bir damlası yücelere
kendinden geçip kızılca güneşlere
semayı kucaklamıştı bir hayal mucizesi
karanlığın göğsünde rüyalaşan ışıltıydı fırat
yer yer ağarıyordu bağrında ufukların
soluk bir ten içinde ürperiyordu
bir fecrin koynunda eriyordu
boşalıyordu ezeli sessizliğe suyun uğultusu
gölgeden iki tül
sislerden iki perde
bir sayha ki tan yerinden kopup kanatlanmıştı
gecenin karanlık sinesinde sisleri delip geçen
dört nala koşan bir küheylandı fırat
kendini öldürdüğü yerlere çılgınca akıyordu su
bağrı yumuşak toprağın rahminde uyuyordu
yanı başında kızgın bir karayel fısıltısı
incir kuşlarının feryadına ağlıyordu dicle
her sabahın seherine kırağı düşerken
ışıltıları en derine iniyordu tutkulu bir yosma gibi
her cihette kıvrım kıvrım bir kadın silüetiydi su
sıcak buğular yükselmişti buğday tarlalarından
başakları altın sarısı bir renge bürünmüştü her yer
yolunu kaybetmiş yolcu gibi karanlığa karışmıştı fırat
sonra sellerle kapaklanmıştı toprağa yüzüstü
örselenmiş vadilere korkular düşürmüştü
savrula savrula boşluğa akıyordu
kanat vurmuştu serçeler gibi yitik şehirlere doğru
derin çığlıkların büyük isyan çağlayanına dönüştüğü
bir damla suyun dört yana sindiği yerlerden
fitil tutmayan bir yara var yüreğimde
dalgalanan hırlayan dipsiz nehir yatağı gibiyim
kan kızılı ayın şavkına düşen fırat gibiyim
kanayan zamanın zembereğinde ki dicle gibi
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 16.11.2017 20:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!