(...)
Hep düşünmüşümdür: İnsanı ölen evler acaba ne hisseder? Bir yerlerinde çivisi, kıymığı v.s. acır mı acaba? Çünkü inanıyorum ki evler tamamen cansız değiller. Onlar da tıpkı insanlar gibi, zamanını yaşıyor ve bir gün mutlaka göçüp gidiyor. İlk sahiplerini ya da evin afacan çocuğunu, güzeller güzeli gelinini, sırma saçlı kızını, reçellik gül kokulu ninelerini özlememiş midir? Kanaviçe işlerken parmağına iğne battığında, göz yaşlarını eteğine silen ergen kızın bedenini saran basmayı kıskanmamış mıdır hiç? Mutlaka özledikleri bir şeyler vardır.
Çünkü insan, bir tek suda iz bırakmaz. (...)
BİR DEVİN İÇİNE YÜRÜMEK öykümden...
Kayıt Tarihi : 6.12.2011 12:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Seher Duman](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/12/06/bir-devin-icine-yurumek.jpg)
eyvallah...
saygılar...
Yazınsalı okurken O AKBAL'ın Aşksız İnsanlar adlı kitabında yer alan tüm öyküleri anımsadım.
Yaşam gerçekleri karşısındaki tutumlarımızı sorgulayan bu kronikle ansıttığım öyküler öylesine örtüşüyordu ki...
Kısacık olmasına karşın sevimli bir özen/emek.
Kutluyorum Efendim.
Erdemle.
TÜM YORUMLAR (4)