1. Gün
Gecenin içinde, uykusuzluğun kuytusunda; sanki her nefesimde senin soğuk nefesini hissettiğim bir boşluktayım. Nefes almak işkence gibi, ama duramıyorum... Seninle dolup taşarken, sensizliğin dipsiz bir kuyusunda çırpınıyorum.
Ey ruhumun sultanı, beni bir zamanlar gülüşlerinde saklayan, sonra da o gülüşleri bana yasaklayan adam(kadın)... Senin içimde açtığın yaralar, gecenin siyahında bile parlıyor; yıldızlar kadar uzak, ama o kadar gerçek. Her sabah "bugün de sensiz" diye uyanırken, kalbime hançerler saplanıyor, ve içimdeki delilik giderek güçleniyor.
2. Gün
Bu sabah kendime söz verdim: Unutacağım seni. Her şeyini; sesini, kokunu, kahkahalarını... ama gel gör ki, bir kelimen bile beynimin duvarlarına kazınmış.
Sen, bu koca yürekte bir fırtına gibi estiğinde geride hiçbir şey bırakmadın. Sadece yıkıntılar, yalnızlık ve deliliğin kıyısında bekleyen bir zavallı… Kendime öfkeliyim, sana tutkun olmaktan değil, senin yoluna köle olmaktan. Anlıyor musun? Bir kurban gibi seni anmaya mahkumum; her düşündüğümde, beynimde yankılanan hayalin beni çıldırtıyor.
3. Gün
Bugün, rüzgar senin sesinle uğuldadı penceremde. Sanki, hiç gitmemişsin gibi bir illüzyon... Bir an hayalini gördüm, sonra anladım, gerçek değilsin.
Beni sensizliğe mahkum eden o zalim kadere lanet ediyorum! Senin varlığını içimde taşımanın dayanılmaz ağırlığı beni ezip geçiyor. Sevgi mi bu, yoksa acıyla harmanlanmış bir çılgınlık mı? Tanrım, söyle bana! Hangi aşk böyle bir cehennem yaratır? Seni kalbime gömdüm, ama kalbim de mezarını kabul etmiyor.
4. Gün
Sensiz, gökyüzü bile gri, bulutlar asılı ve benim gözlerimden düşen yaşlar, içinde kaybolduğum bu dipsiz derinlikte boğuluyor.
Sana öfkeleniyorum; tüm bunlara değer miydin? Bu acıya, bu gözyaşlarına, bu aklını yitirmiş gibi haykırmalara değer miydin? Ben sensiz nasıl yaşarım? Kendimden nefret ediyorum; seni unutamayan zavallı bir ruhum ben. Öylece bakıyorsun bana, içimdeki tüm ateşi küle döndürerek, öylece sessiz ve acımasız.
5. Gün
Bugün, seni yok saymayı denedim. Seni unutmanın yollarını aradım. Ama her şey, adınla yankılanıyor bu duvarlarda.
Ah, sana bir tiyatro oyunu gibi seslenmek geliyor içimden; perdesi hiç kapanmayan, bitmeyen bir sahne… Ben, sahnede çırpınan oyuncu; sen ise seyirciler arasında yüzsüz bir gölge. Sana her sözü haykırdığımda, bir alkış dahi alamamaktan yorgunum. Yalvarıyorum: ya içimden çık ya da dön bana, beni bu karanlık düşten uyandır! Ama sen, gözlerimde hapsolmuş, var olmayan bir rüyadan ibaretsin.
6. Gün
Kalemim bile acıya dayanamaz oldu, kelimeler içimde düğümleniyor. Deliriyorum, ve bundan kaçış yok.
Sensiz kalmak; bir denizin ortasında boğulmak gibi. Ve ben, sonsuza dek bir batık gemideyim, içimde seninle dolu boşluklarla. Kendi deliliğime yenik düştüm artık. Şimdi anlıyorum ki; bu dünyada senin olmadığın bir tek saniye bile katlanılmaz.
Ey unutulmaz acım, son sözüm sensin: Seni sonsuza dek, benliğimde taşıyacağım. Deliliğin en derin, en kanayan yarasında…
6. Günden Elveda....
Aybala Şahinoğlu
Kayıt Tarihi : 3.11.2024 15:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!