Zatımda kabul ediyorum ki:
Kaydedeceğim her manzume,
Yolgeçen hanının girizgahında başlangıç noktası değil,
Yar dudağına saklıda bırakılan,
Birinci buse heyecanında yaşanmalı.
Ben o heyecanla..
Kısaltarak aradaki uzaklıkları,
Ötesinden aşıyorum ücraların,
Eksiksiz parıldıyor ışıkları,
Altına bizi isteyen cadde ampullerinin...
Mania urbalı köşe başı bekçilerini,
Zıt çalımlarımla düzlüğe bastırıp,
Saklımızda öpmek uğruna seni dudağından,
Kapının arkasına gizlenip...
Bak, dördüncü cemre örneği kesinlikle gidiyorum sana…
Ve sürdürüyorum:
"Motor" emrini bilmeyen kameranın,
Çekeceği ilk film olmak,
Fazla müşküldür elbette,
Bestesiz sözlerin dizeğine yerleşmek gibi.
Mevsimlerin düzeniyle..
Şimdi fazla evvele devam edelim mi canımın içi.,
Çok fazla evvele,
Eş beşikte göz kırparak birbirimize,
Bize doğduğumuz o zamanlara...
Hiç oturulmamış kentlerde,
Birinci yelin gençlik soluğumuzdan rüzgar olduğu,
Nazarlarımızdan yağan birinci rahmetin,
Ekili her tohuma yaşam kattığı...
Ve gecenin yıldızlarına,
Denizde içini döken yakamozlara…
Noktalıyorum, tasa etme.
Yani değişik olmalı abecesi,
Gönül taşkınında damla olan her manzumenin,
Zira düş balonlarımız,
Aha da bu nedenle beşik çentiğidir bize.
Bir gönül dolusu solukla..,
Dilersen uçarız yarınlara doğru,
Kanat olup iki yanına güvertemizin,
Güneş şaşırtmasından ırak evrenlerde,
Yeni güneşlere sebep olmak uğruna...
Güven. ne umurumuzda olur zamanın despotları o gün,
Ne engeller düş balonunun içinden gelip,
Hayatın reeline benzer masallar...
İşte manzume olup sana ulaştım,
Bir daha gülümse bana...
Kayıt Tarihi : 28.6.2022 08:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!