Bir Dağ Masalı Şiiri - Reyhan Sur

dağ meltemleri estiririz omuz başlarımızdan
kabarır iç denizlerimiz
yaslanırız birbirimize sırt vermiş dağlar gibi
sözler kıpraşır dudaklarımızda
ıslık çalar nefeslerimiz
fısıldaşırken kulaklarımıza sevgimizi
karışır birbirine
inleyen rüzgar olup sesimiz

çiçekler patlayıp çıkar
kabaran toprağından göğüslerimin
çiy damlalarında dağılır saçlarım

uzanırım sereserpe
dişi bir panter olurum

şahlanırsın sen bulutlara doğru
yağmur getirir avuçların
kapatır gözlerimizi dumandan bir tül
ıslanır sevişmelerimiz...

yıldızlar yürür gözlerimize
döküp yaldız işlemelerini
oynaşırlar halhallı ayaklarıyla...

deniz kızına dönüşürüm bir anda
yakamozlar örter üzerimizi
ay göz kırpar dallar arasından
gökyüzü yere iner
gündüz yağar gecemize
başımız döner

bir sigara içimidir molamız

çilingir sofraları kurarız
ortası çukur göbek taşlarında
susamış iki ırgat

dudaklarımızda rengi kalır içtiğimiz nar şarabının
süzülüp akar kıvrılarak
ırmak olur tenimizde

ve yanarız tortusunda terimizin
karışır yanık iyot kokumuz birbirine

sarınırım göğsünün kepeneğine
küçük bir çocuk olur sokulurum
kolların çadır kurar tenime... erguvan gömlekli
çözerken düğmelerini
kuşlar fırlar kafesinden yüreklerimizin
soluk soluğa

lir çalar parmakların saçlarımda
okşayan dokunuşlarla
uyanır melekler

çarmıha geriliriz kebzelerimizden
karanlık dillere inat aydınlık dizeler öreriz

yedi iklimi yaşatırız birbirimizde
düş dönencelerinden geçip
kutuplarda buz dağları erir sıcaklığımızdan
ve tropikal çikolata demetleri

her sevişmenin ağzı var
aynı frekanstan söyleriz aşk şarkılarını
dem tutarken neva’dan
gözlerimizde barış türküleri turnalar uçar

serinletici tünlere açılan
akşam sefaları kadar işveli
ve canlı renklerimle
“o an kadar” sıcağım şimdi
gel hadi
çikolatalar eritelim yine seninle...

(su)