Farkında olmadan Mozart’ a maruz kalmış bir cankurtaran görevlisi
Gibi sayılara takılıp matematikten soğuma riski ile
Amin.
Kırmızı cekete iliştirilmiş bir kravat tanıyorum; mavi
Rüzgara hükmen mağlup bir ağaca tam da öykünür gibi
Bir şans daha istemeden oysa ne hayvanlar vardı
Onlar ki yanaşmaydı başlarda kemirirken kabuklarını
Erdem bir zaaftı belki de çok sonraları pet şişelerde
Taşan bir su gibi toprağa çamuru ispatlamıştı.
Böyle olunca ki böyle oldu her kırılgan şey
Tuhaf kelime eriyikleri ile birlikte mesela betonarme
Tercümanlara güvendik, ilerledik ve yerleştik
Ağıta durmuş bir karga kadar siyah, dik ve naif.
Kadraja sığmıyor sokak ah o köşeden dönmeseydik
Ufkumuza saat tutulmuş bak fosfor henüz sağlıklı
Patlıyor sarı gibi yeşil gibi yarı yarıya bir tamlanma
İle başlayan ortaklık hissi gibi kabullendirilmişlik.
Bir kare içindeydik bir kare nelere hükmetti al bak
Soldan sağa beş harf gibiydi kadraj bak daha neler
Hikmetinden sual olmaz derlerdi sorduk yüzümüz kızardı
Kızardık raylardan kedi geçmiş gibi ince bir ürperti.
Kayıt Tarihi : 22.2.2012 23:36:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şükrü Özmen
![Baha Öztop](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/02/22/bir-cankurtaranin-psikolojisine-giris-i.jpg)
Güneş se;hala ayni yerde
İnsan düşmeye görsün müptezel derde
Şarap çanağına çevirir kafatasını
Kendi beynini yer de!
surukli olmasa da uzun sureli ogrenciligin
biz ogretmenlere yarari degil zarari var
hani kendini dusunmuyorsan bizi dusun
bali iki soz iki islem bir açi çap ogren var
bu arada
yalana alistiriyorlar artik
suruldugumuzden sonra
siir sair sohbetinizi bozmayin siz 'sair'ler bu arada
bana inanacak tanri ariyorum hani var mi yerkure karada
olasi olur ya gokkure havada
nem var toprakta nem
suda nem
ahh ki ah olmeseydi ana dolu anadoluda
soz bir sozu vardi ki derdi yeri geldiginde nenem
arada sirada
siir ne sair kim bu arada
baska isiniz yok mu sizin
geçinip giderken yalan dolanda
edebiyat koreldi edebiyat sayenizde bu arada
hu ustune hu çekelim daglar yikilsin yeri bilinmesin yolun izin
varsa goster inanacak tanri ariyorum kendime yer gokkure dunyada
yaşayan belli
yaşatan şüpheli
gözleri sürmeli mi desem
yoksa nurlu mu
ama gene de ben bir aşk yaşadım
bilemedim
geleceği puslu
hani derler ya
aşkın gözü kör
işte ben öyle bir aşk yaşadım
bir aşk yaşadım ki
tüylerim diken diken
desem de yalan değil
istersen adını sen koy
Tanrı de
v.s.ire de
de
ne dersen de
istersen be adam
boşa yaşdın de...
ama ben gene de bir aşk yaşadım
istersen sevgi de.
Hasan Buldu
Antik Laterna
Dağılır ince ayaz ve dağılır sızılar,
Buz kırağı yürekler neme vurur duygular,
Alırda üzerinden gözü yaşlı tortuyu,
Sen başını hep dik tut da,
El kutlasın yortuyu.
Kaf dağından ileri varmaz masal kitabı,
Döner karlı virajı, ölümün solukları.
Kar beyaz yalanların..
Açılan kapısında,
Çürümüş hayatların tutulur el yazması.
Resme duran her güzel,
Sonsuzu hayal eder,
İffetsiz simalarda çirkinliğin esrarı.
Yüze yüz astar diksen, gerilmez yine arı.
Her metaa müşteri
Her kata asma tavan,
Her ihanet çalışır..
Hayat dörtnala devam.
Yedi kat sarmalanmış, gül bebek olmuş adam.
İnsanlık emekliyor kurtuluş bekler avam.
Adalet değirmeni su bekler kaynağından,
Her mevsimin gömleği kendi kirini taşır.
Serseri cevlakinin işine kim karışır.
Magmasına taş taşır dünü bilmez bezirgân.
Soyunur iffetini giyer şeytan tüyünü,
Girift bulmacalardan, yol açılır gerçeğe,
Her harfte bir sır gizli, anlam biner heceye.
Asarı rahmetinin izi parmak ucunda,
Düşkün nefsin hayali bir dünyalık tacında.
Aşa su katan nehir..
Bozsa da ağız tadı,
Her isteyene dünya,
İkram eder muradı.
Nefessiz çalgıların aritmisi artarken,
Antik Laterna’ların kalp atışı bozulur,
İhtiyar bedenler de destek alır dolaptan,
Mutmain beden ise hayat bekler Calab dan.
Sarhoşluğu kaybolur bahar gelince atın,
Her yer çeltik tarlası, kıymeti yok dimyatın.
Yıkılır tuğla yapı,
Kan emici takipte.
İzale olur iman, zalim eller tetikte,
Ölüm zalimi bekler,
Bak duruyor eşikte,
İnatlaşır bedevi inletir dağı taşı,
Kâfire fahişedir, müminden alır başı.
Fukara zembilinden zengine sunar aşı,
Beşik sallar denizi, deniz sığmaz vadiye
Yıkılır arzı cihan, âlem sığar Cudiye,
Yine ezber bozulur helak olur kötülük,
Yeşile döner sahra, yaşam başa sarılır.
Uçurulur güvercin pençesinde kehribar,
Kalp durur dil konuşur…
Bildiği bir cümledir
O da
Havar ya havar !
Ne olur ey Allah m
bir haber bir haber..
Altın yapraklı zeytin barışı yayar göle,
Nur olur tüm cihanlar kara kalpte nafile.
Mem’ler yine çobandır, el değmemiş merada.
Kulun hayali büyük ermek güzel murada.
Bu sevda türkü olur botan denen mezrada.
Ak saçlı ihtiyarlar kartallarla konuşur,
Zaman kovalar yılı,
Tubası yeşillenir insan denen canlının,
Rahmetine gark olur tüm insanlık Halik’ın.
Dağ durur, deniz durulur.
Ayak basar toprağa,
Günü geldiği zaman
Toprak basar bağrına.
Al sana der
Bu makber
Aha burası mezar
Senin deminde bitti..
Sultan olsan ne yazar..
Şiir Atila Yalçınkaya
Amacımızı şiirin ritmi ile insanlara anlatabilmedir
Günü geldiği zaman
Toprak basar bağrına.
Al sana der
Bu makber
Aha burası mezar
Senin deminde bitti..
Sultan olsan ne yazar.. ifadesini nazarlara sunmadır amaç
amaçsızlık kötü
TÜM YORUMLAR (26)