Bir testerenin keskin dişleri gibi inişli çıkışlı
ve acımasız hayat.
Her çıkışın ucunda pusuya yatmış hüsranlar, aldanışlar,
içinde taşıdığın gerçekten beyaz duyguların
işporta tezgahını süsler,
''yine mi? '' dediğimiz bayramsız arefeler,
inişler sonsuzluk gibi karanlık dipsiz kuyular,
bir yuvarlanışın parçasıyız biz,
nafile çırpınışlar.
İğneyle kazıyıp çıktığını sandığın arpa boyu tepe bile
ömür pahasına, ömürler pahasına değilde ne?
Neden her derin nefeste içlerden bir şeyler daha kopup eriyor
avuçta kar tanesi gibi?
Çığ bildiğimiz o endamı meçhul kalplerin kuş sesleri neredeler şimdi?
Hangi bağın üzüm buğusu hasretin, umudun neden her gün biraz daha
çaresiz sararıp buruşuyor?
Baharda anız mı yaktı köklerini de
her gün biraz daha soğuyor damarlarında
tütmekle tütmemek arası kalmaya yakın ateşin?
Hayat bu olmamalı, bu olmamalıydı dediğimiz,
iç denizlerimizin dalgaları ile boğuşurken
gücümüzün tükendiği yerde
avuçlarımızı patlatırcasına asıldığımız kürekler kırılmamalıydı,
düş kırıklarının parçaları kalplere saplanmamalıydı,
ne yanmalıydık ne de yakmalı, her gönül bulmalıydı
kendi gölgesinde soluklanmanın ilacını,
bulamadık, belki bulup kaybettik
idamlık suçluyuz şimdi.
Hayali yaşıyoruz, gün gelecek hayal olup göçeceğiz,
cebimizde ne pulumuz ve ne de paramız,
varsa hayal yolunda ekip de biçemediğimiz izlerimiz,
son beyaz gömleğimize iliştirip öyle gideceğiz.
Rüzgarı biz ekmedik, ki bu kör fırtına neyin nesi,
gün eser, gece eser kabus olur dinmez soğuk öpücüğü,
her an kapında hazır bekler öldürücü sillesi,
hani biraz yüreksiz olsan vurulup düşecek başın,
sen koşarken peşinden hayali bir yaşamın.
Bir vardık, pir vardık
dünyaları yerinden uğratacaktık
yüreğimize güvendik
bileğimizi bükülmez sandık
ama bilemedik
bileğimize güvenip yüreğimize yenildik
ne o inanılmaz gururumuz
ve ne de aynada o çocuk kaldı
şimdilerde bir kalemin gölgesine sinik
eh işte yaşıyoruz
Hayal etmek için mi geldik biz hayatı
yoksa, hayat diye bir şey hiç olmamış mı,
bunca koşuşturup didinme bir hayal için mi idi
bunun için mi o güzel çocuklar öldü
şimdi yerlerinde kışın ak habercileri
aynalarda solgun-gözlü, umudun nasipsizleri
Elbette sorgulanır hayali olunca hayat
yapmacık olunca gördüğün çocuğun tebessümü
içinde taşıdığın denizlerin karası
gözlerinde takma mavisi
boğazın bakışları bile değişti
saçlarını dağıtıyor artık rüzgarı
eskidendi sevgili olup okşamaları
dudaklarından öpen nemi
Elbette isyan bunun adı
hayatın ta kendisine başkaldırı
boşa arama ey insanoğlu
sen veremezsin benim cezamı
kırıp kalemi düşüremezsin kellemi
yüreğin kendi içindedir boş defteri
yaşadıkça yazılır hayatın anayasası
kiminin defteri gökkuşağı işlemeli
şiir gibi, sevda gibi, aşk gibi sayfaları
kiminin kızılcık rengi
şirazesinden çıkmış rayları
katar katar yakılacak kitap, yükü
Şimdi zamanı değil belki amma
geldi yine işte gitme vaktinin ayak sesleri
yol görününce hazırlamalı insan gözlerini
uzaklar yol bekliyor çoktan kuşanmış süngüsünü
bir biletliktir insan ömrü
son göçe soyunan göçmen kuş misali
Kayıt Tarihi : 18.11.2002 15:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!