Sen, yitip giden zamanın avuçta kalan gölgesi,
küller içinde parlayan son kıvılcımsın.
Sen, suskun bir gecenin en gürültülü çığlığı,
zamana direnen eski bir yemin’sin.
Sen, yarım kalmış cümlelerin eksik hecesi,
rüzgârın ezberlediği kayıp bir nefeste.
Sen, düşlerin tam ortasında kırılan ayna,
kendi suretini arayan bir beste.
Sen, solgun duvarlarda titreyen bir ses,
uçurumun kenarında son adım.
Sen, yıldızlara yazılmış bir veda,
gökyüzüne sığmayan karanlık yanım.
Sen, ince bir telde titreyen umutsun,
düşerken bile göğe uzanan el.
Sen, güneşin doğmaya direndiği ufuk,
zamansız bir mevsimde kaybolan yol.
Sen, yaralarından filizlenen şafaksın,
her vedada yeniden başlayan.
Sen, unutulmaz bir baharın kokusu,
zamana kök salan hatıralardan.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 26.2.2025 23:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!