Derin sessizliklerin, içe çekilen nefeslerin, uykusuz gecelerin sonunda doğar âh…
Bir insan, kelimeler yetmediğinde içindeki yıkımı göğe bırakır. Sessizce, kimsesizce ve çoğu zaman habersizce…
İşte o zaman başlar “âh”ın hikayesi.
Âh, bir beddua değildir. İçinden gelen bir çığlık da değildir her zaman.
Âh, çoğu zaman hakkını helâl edemeyişin, içinin burkulmasının, yaşarken ölmenin adıdır.
Kimi zaman sevilmeyen bir kalbin sızısı, kimi zaman ise güvenin yerle bir oluşudur.
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Magillerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgara yelkenimi;
Devamını Oku
Magillerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgara yelkenimi;


