Hava oldukça sıcaktı. Hâlbuki ki bir kış gününü yaşıyorduk güya. Cebinden mendilini çıkarttı. Yüzünden aşağı süzülen terlerini birer birer sildi.
Ellerini nereye koyacağını bilmez bir halde dönüp duruyordu yerinde. Konuşmalarının çoğunu kendisi bile anlamaz bir şekilde bir şeyler mırıldanıyordu.
Bazen yaşıyormuş gibi soluk alıp veriyordu. Bazen gözlerinde bin bir hüzünü gezdiriyordu. Gidip geliyordu ara sıra. Gözlerinde çaresizliğin bütün ezilmişliği adeta dans ediyordu.
Oturdu bir köşedeki taşın üzerine. Ağır bir yükün altında ezilmişliği yaşadığının farkına vardı birden. Derin bir nefes aldı. Gözlerini bir noktaya dikti an bütün geçmişin gözlerinin içinden hicret ettiğini sanki bütün el alem görebiliyordu.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta