Bir adam Şiiri - Ergün Bektaş

Ergün Bektaş
13

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir adam

Ve yine o ayrılık
aynı tren garındaydı
küçük bir pencereden el sallıyordu giden,
kalanda bi yorgunki
acıdan dudakları titriyordu adeta,

Soluğu kesilmiş güzel sevenlerin,
üşüyordu köşe başında
bekleyen biri
evet o adam bendim,

ona kavuşma umuduyla yürüdüm
bütün sokakları,
kaldırım parkelerini
tek tek sayabilirim,
yol kenarında
süslenmiş ardıç ağaçları bana bakıp
kıs kıs gülüyorlardı,
doğru'ya bir benim sokaklarda aç ve susuz,

Bu akşamı hiç sorma
beni yıktılar,
şehir gördü yıkanı
devrildim bir kuru ağaç gibi,
oynamışlar duygularımla
meğerse bir ben sevmişim
sadece ben acılar çekmişim,

Otobüsler dizildi terminalde
12 numaralı peronda,
bir hayelleri yıkık adam
ağzında cigara
elinde valizi
hevesleri yerle bir olmuş
bir tabutda gibi
öylece duruyor
o adam bendim,

Hani şu sevgi kırıntılarına muhtaç adam varya,
hani aşkı uğruna dağlardan
çok uzaklardan gelen garip bir adam
hah işte o adam bendim,

sonra ümitlerini kılıçtan geçirmiş zalimin biri,
ve öylece kala kalmış
koca şehrin ortasında,
ucuz bir pansiyon odasında
duvarlara kazımış bildiği
bütün beddualarını,

Sonra silmiş her bir şiirini
yazmamış bidaha,
şiir gibi seviyordu oysa bu adam,

Sonra bir pazar akşamı
kurşunlanmış yüreği,
tıpkı hayatına kıydıkları gibi
herşeyini acımasızca öldürmüş biri,

Sonra sonkez bi şiir daha yazmış
bir çay paketi kağıdına,
şiiri bir veda mektubu gibiydi,
vazgeçmişti yaşamaktan
savaşı kaybetmiş
bayrağı yaralı
surları bombalanmış
bütün umutlarını kılıçtan geçirmiş biri,

Aslında bedduayı çok sevmezdi,
fakat bu kez canı çok yanmış
içinden geçenleri yazmış işte,

İnsan kaç kere ölebilirki,
bu adamı kaç kere öldürmüşler kim bilir,
herşeye inancını yitirmiş
güveni sarsılmış
yaralanmış ummadığı yerden,

işte o pazar akşamı
ipe çekmiş kendisini
bir otel odasında,

şarkılar ağlaşmış
şiirler sızlanmış
taburede son çayı
kül tablasında son içtiği cigarası,
ve birde cüzdanındaki bir resim biliyor neden vazgeçtiğini,
gitmiş bidaha dönmemek üzere o adam,

Aklına gelmiş hatıralar,
bir ekmek fırını önünde
parkta oturup iç çekişlerini,
sonra fırsat bulduğunda buluştukları millet bahçesi,
sonra bir yol kenarı biliyor,
akşam üstleriydi hep
biri diğeri için canını kaybediyordu,
eriyordu içten içten
sonra terkedilmişti bu seven adam,

Pencere açık
perdeler dışarı sarkıyor
kim ne bilsin ki
o odada hayelleri ölü
kalbi kırık bir adamın ceseti var,

Bu şekilde gitmek istemezdi belkide,
daha güzel sonu olabilirdi
her yanı kılıçtan geçirilmiş
kırılacak bir kalbide yok artık
lime lime olmuş yüreği,
o gece o şehire veda etmiş
onu yakıp yıkan o şehire,

Kimse görmek istemezdi aslında yaşadıklarını,
koca bir beden işkencelerle
eriyip bitiyordu,
fakat göysünden çıkan
sessiz feryatlarıyla
çekip gitmiş bu adam,

Artık kırılacak bi kalbide yok,
yıkılacak hayelleri kalmamıştı
oynanacak hevesleri
hançerlenecek sevinçleri yok
sessizce gitmişti o adam,

Kimbilir belki ahı çıkar,
çıksa neye yararki
kırgınlığı geçecekmi
o anlarda yaşadıkları
mutluluğamı dönüşecek hayır,

Artık otobüs terminalleri
yegana bi yolcusunuda kaybetmişti,
o siyah cama bakıp
herkes uyuduğunda
içine ağlayan o yolcu
bir daha bilet alamayacak gişelerden,
ve bir gariban daha
birileri tarafından katledilmişti,

Oysaki
pek fazla bişeyler istemiyordu hayattan,
sadece bir seven yüreği vardı
ve o yüreğe sığdırdığı
acımasız bir caniydi,

Bir kelebek ömrü kadardı
mutlu olduğu günler,
ve bu gidişinde dönüşü yoktu,
kimbilir en son hangi şarkıyı
mırıldanmıştı
o ak sakallı çenesiyle,

Kaybetmişti yalnızlık
sürekli bir müşterisini daha,

Tütün kolonyası şişesi
halâ doluydu,
bir tek bayramları sürerdi
ranzalı koğuşlardaki
sağır ve dilsiz bayramları vardı onun,

Bu şiir
kiminin yüreğini yakacak,
kimi kınayıp hadi lan diyecek,
evet böyle bi adam vardı,
okadar güzel gülüyorduki
aslında gülerken bile
çığlığını taa derinlerine gömüyordu,
Biri ona çok gördü bu sahte
gülümsemeği,
kopardı dudaklarından
sessiz kahkahasını,

Bir pazar akşamıydı işte
son bakışlarını bıraktı
o çığlığını duyuramadığı
dört duvar arasına,

Koğuşlarda büyümüştü
ranzalarda terlemişti bıyığı,
bir sürü horultular eşliğinde
sabahı buluyordu
yarım kalmış uykularıyla
bu adam,

İyi bak dedi iyi bak yüzüme
bu yüzümün duvarlarını
sen devirdin demişti
hergün bi taşımı söktün demişti o caniye,

Ne yazıkki
böyle sevenleride kahrediyorlar
gönül kimliğine bakmadan,

Ve işte o ayna
sırlarla çerçeveli
çantasındaydı
her gittiği yerde vardı,

Birinin boşluğuydu
düştüğü bu kuyu,
bir kaç kez çıkmak istedi
ama çıkamadı
ve o kuyuda yılları heba olmuştu,
sürekli kaybeden o adam varya odam bendim,

Şimdi kızıllansada her akşam gözleri,
ve oluk oluk yaşlar döksede neye yararki,
şehir biliyor
o gece yarıları yürüdüğü
sokaklar biliyor
bu adamın kimin için
yüreğini lime lime ettiğini,

Koca bir hayatını
bir çantaya sığdırmıştı,
dolap görmeyen
elbiselerini bile
bırakıp gitmişti,
ilk defa ayrı kalmıştı valizinden,
ve ilk defa peronda beklemeden gitmişti
çünkü kırgındı o adam,

Bu kırgın yüreğin
elbette son bedduaları olur,
ve diyorduki
benim canımı yakanlar
birgün dermanı bende olan
dertlere düşsünler
düşermiler bilinmez
ama kırdıkları
vurdukları yerden kırılsınlar
işte ogün anlarlar bu garibi,

Onun için bitmişti bu zor bekleyiş,
yaban elde bir cani
bir sinsi yılanın zehriyle
katledilmişti kalbi,

Şimdi hangi tenlerde
arasada mutluluğu,
ortada bir gönül ahı var
illâki birgün tutacak,
eğer çıkmasada
mahşerde sorulacak elbet,

İhanetin
aldatmanın kırbacıydı
sevdasının sırtını döven,

Ey şehir
bu adam gitti
bu adam kırgın
bu adam yorgun
bu adam yıkık
ve sen halâ utanmadan
ayaktasın,

Elbet her kötülüğün
son bulacağı bir adres var
ve her canininde hesap vereceği bir arafatı var,

Hey" bitmeyen ızdırap
çekilecek gibi olmayan
zalim geceler,
sizlerde gidip yatın artık
canına okuyacağınız
o kalbi kırık adam yok artık
ondan alacağınız hiç bişey kalmadı,

Bir adam vardı bir adam
öyle güzel gülüyorduki,
sarılırken bile eriyordu yüreği,
bakışlarında hep hüzün vardı,
artık ne öyle gülen biri var
nede onun gibi
sevdası için hayatını linç ettiren,

Şiirler bırakmıştı
kanlı gözyaşıyla yazılmış sanki,
ve kahırlı odaları vardı
o alçak yalnızlığın verdiği
koca yıkımlarla dolu,

Ve ey sen
sarı papatya,
seni koklamak isteyen
bir garib gelmeyecek artık
bu kırlara,
kurusun bütün yeşillikler
boynu bükük kalsın mor güller,

Ve bir pazar gecesi
Hoşçakalsız gitti o adam,
yorgun ve kırgın
o adam varya
o adam benim,

Kırıldı o adam kırıldı
hemde çok kırıldı,
insanlar sevmeği öğrenmeden
kırmayı ve incitmeyi öğreniyorlar,

Güzel sevenlere
kıyım kıyım kıyıyorlar,
ve bir boşluğun
bir hevesin kurbanı ediyorlar,
tutulmayan yeminler
ve sözlerle kandırıyorlar,

Yüreği güzel olan her insan
bu dünyada kaybetmeğe
mahkum edilmişler,

Bir hiç uğruna
bir heves uğruna
yıktı bir cani bu adamı
ve o kalbi acımasızca
hançerlenen o adam bendim,

Şimdi ortada sahipsiz bir cenaze var,
Ne katili sahipleniyor suçunu
nede öldürülen bir kalbin
yeniden sevesi var,

Hangi şarkı anlatabilirki
bir morga çevrilen yüreğin
bu hazin sonunu,
ve hangi dua
geriye döndürebilir bu ölüyü
tekrardan hayata,
canice işlenmiş bu sevdanın cinayetini hangi gazeteler yazarki,
bu gönlün aşka bukadar
nefret duyduğunu
hangi özürle affettirebilir o yılan,

Evet selâsız bir aşkın ölümü,
can parçalayan
o acımasız o son sözleri söyleyen dil
ne kadar mutlu acaba şimdi,

Bidaha bu adam gibi bir aptal
çıkıp gelirmi bitmiş bir sevdanın peşinden
bu kadar yolu,

Bir kalbin kırılışını
bu kadar içten isteyen
daha kaç kişi var bu dünyada
kimbilir,
ve kaç çift başlı zehirli yılanlar
kaç kişinin hayatını
zehriyle felç ediyordur
şimdi kimbilir,

Aslında bütün suç
bu canilere giden yolda
aptalca yürüyen bizlerde,

Tertemiz duygularla oynayanlar,
sonra özürler dileyince
hiç bir kırgınlığın yarasına
melhem çalmıyor bu utanmadan af dileyişler,

"ey"
ihanete uğrayan masum kalpler,
bilinizki herkes vurduğu yerden vurulur
incittiği yerden kırılır,

Ortada yıkık bir adamın
son gitme şekli var
öyle bir gitmekki bu
ettiği beddualarının
kabul olduğu gün
kabri gül bahçesine dönecek,

Şiir yazar
Ergün Bektaş

Ergün Bektaş
Kayıt Tarihi : 4.6.2022 16:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    Şiirinizi
    beğeni ile okudum
    DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
    Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ergün Bektaş