Bin-dokuzyüz-altmış-sekiz

mutluluktan
uçuyorduk...,
sanki bu dünyada,
sadece
sen ve ben
yaşıyorduk...

sen...,
ben...,
yani ikimiz...;
aylardan mayıs
sene
b i n - d o k u z y ü z - a l t m ı ş - s e k i z...

'ada',
gözümde
bir başka güzeldi,
çam kokuları
sarmıştı çevremizi..,
kırmızı toprak yollar,
zarif bir dişi gibi
kıvrılıp
bükülen koylar,
yorgun atların çektiği
rengarenk faytonlar...

mutluydum ya..;
herşey
farklı görünürdü gözüme;
ağaçlar..,
çiçekler..,
cumbalı ahşap evler..,
yerdeki taş bile
sanki bir mücevher...

sonra
gittin.....
arkana bakmadan gittin.....
ne hoyrat
baharlar geçti..,
ne hoyrat
yazlar geçti..,
ne hoyrat kışlar,güzler geçti
özlemli...
ve
sensiiiiz.;
y e t m i ş - s e k i z..,
s e k s e n - s e k i z..,
d o k s a n - s e k i z......

şimdilerde;
ne zaman
mayıs gelse.,
çocukça bir sevinç
kaplar içimi
her nedense...
çam kokuları
dolar ciğerlerime,
etrafta
çam ağaçları
olmadığı halde...
ve...
sisler arasından
bir kız
çıka-gelir.;
sanki hiç ayrılmamışız gibidir...,
gülümser yüzüme içtenlikle,
sarışın,
güzel,
ve mûnis....
aylardan mayıs....
sene.;
b i n - d o k u z y ü z - a l t m ı ş - s e k i z....

mayıs 1998
göztepe