Nasıl anlatsam bilmem ki bir türlü,
Adın Karacaoğlan’dan kalan bir türkü,
Saçının teline bağlanışım bir büyü mü,
Gördüğüm andan beri ışığın sarar gönlümü.
Sırat’tan da ince telli, mis kokulu saçın,
Gerilmiş bir yay misali o kalem kaşların,
Ey Râb! Yok mudur bir çaresi bu aşkın,
Varmıyor yâre şu kimsesiz âhuzârım!
Dedimse de karşına geçip, etme, yapma,
Ama sen yine de demirden de sert inatlarla,
Bırakıyorsun baş başa beni heyhatlarla,
Bekliyorum seni her daim, gözlerim yollarda.
Öyle bir dertsin ki çeken mahvolur,
Izdırabını çeken gençken ihtiyar olur,
Vallahi nazar sana değse bahtiyar olur,
Ela güzeli gözlerinin içine beni göm, n’olur.
İsmin vird oldu yüreğin ezelî semasında,
Kaşlarının arasındaki o ışığın mâhında,
Aşkı kötü sanırdım seni görene kadar karşımda,
Şimdi sen yokken burada güneş dahi doğmaz.
İşgâl edemedim hâlâ kalbinin bir köşesini,
Arzum karşılığı olmasa da gönlünün kendisini,
Bir gülgüzele gönül vermenin neşesini,
Almaktır da, yürüyorum bir dikenli yolda.
Kayıt Tarihi : 13.12.2022 19:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!