Klişeleşmiş onlarca cümle arasından, tek bir tanesine takılıp sürüklenebilseydim keşke. “Hayat güzel” o güzel, bu güzel, şu güzel… insanların güzel’e bakış açılarımı değişiyor ne?
Tek başına bir hayat kaça satın alınır bilen var mı mesela?
Ben o kadar yaşamak istemiyorum. 60 yaş mesela. Gerek yok. Her şeyin iyisiyle kötüsüyle tadına bakıp gitmek istiyorum. Doyma takıntım sadece sevgi için geçerli. Gerisi de boş…
Doyasıya sevdim ama doyasıya sevildiğimi hatırlamıyorum. Benden çok daha önemli işlerle uğraşması gerekenleri buldum hep. Sonra… Gittiler…
Kalırken gitmeyi ben bilirim. Kaç yürek uğurladım bu limandan, ben bilirim.
Ne kalmayı ne gitmeyi becerebilen bir yüreğe, bir kurşun gibi saplanıp kalmak nedir, insan nasıl yorulur belirsizliklerin çalkantılarında… Ben bilirim.
Bilirim de laldır dilim. Söylemlerin ortasını bulamadan kilitlenirim. Zamanla naifleşen bir ruh haline giriştim. Elimde değil. Yaşadıklarımla perçemlendim, örselendim. Kendi suskunluklarımda sesimi özlemekten vazgeçtim. Zamanla geçer dedikleri her şeyi, ben, nasıl delip geçtiklerinin acısıyla öğrendim. Geçtiler…
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta