Dipsiz bir kuyunun içi
Burası bilinçaltın olsa gerek
Buz gibi Sibirya soğuğu
Donuyorum iliklerime kadar
Buralara hiç yaz gelmemiş
Baharlarda çiçekler
Yüreğiyin buzuluyla erimiş.
Burası dipsiz kuyu
Bilinçaltın olsa gerek
Her şeyi ne kadar da çok
Nefretinle örmüşsün
Gözyaşlarını sen her gün
İçindeki bataklığa gömmüşsün
Burası dipsiz kuyu
Kör karanlık ışıltı yok
Bilinçaltın olsa gerek
Paket paket dondurmalar var burda
Böğürtlenli ben olsam gerek
Servise hazır çıkar
Saat ikindi vakti beş çeyrek.
Burası sonsuz, ışıksız dipsiz kuyu
Bilinçaltın olsa gerek
En dipte bir mahzen
İçinde bir tutsak mülteci
Kapısında zincirler
Önünde beton beton bloklar
Ters yüz asılmış gariban
Her gün işkence işkence
Bir de içinde celladın var
Tüm acıları jiletle bedenine kazınmış
Gelir her gün zindanıma
Usulca keser doğrar yakar
Sonra benden kurtulmuşsun gibi
Yeniden zindanına atar
Ama ben yangın yangın yanmış
Tohum olsam da yine biterim
Güneşsiz sabahlarina karşı yüreğinde
Duman duman içinde tüterim
Burası dipsiz kuyu kör karanlık
Bilinç-altın olsa gerek
En dibindeki bir tortu boğazına saplanmışım
Konu aşkımıza gelince kimseye itiraf etmiyorsun
İçindeki BEN'e neler yaptığını ve susuyorsun.
Milyonların arasında sanki suçsuzmuş gibi
Elini kolunu sallaya sallaya geziyorsun
Oysa bu aşkın fedaisi sen değil misin?
Burası dipsiz kuyu çok derin
Bilinçaltın olsa gerek
Birazdan gece çökecek yüreğine
Tüm ordularını bu zindan kapısında
Bir aşık için toplayacaksın
Sonra mamutlarına ip ip bağlayacaksın
Hepsini ayrı kapılara yollayacaksın, parçalayacaksın
Ardından alev topu ejderhan gelecek yakacaksın
Sonra üç başlı devlerin, cinlerin, tepegözlerin
Canavarların, kurtların gelecek önlerine atacaksın.
Ama bitmeyen bu hikayeyi sen de anlamayacaksın
Burası dipsiz kuyu
Bilinç-altın olsa gerek
Ne kadar da çok düşmanın varmış senin
Baş köşeye beni zincirlemişsin
Sevginden olsa gerek.
Burası dipsiz kuyu
Karanlığın dibi
Yokluğun dibi
Cehennemin dibi
Tortuların var kurtçukların var
Betonların çöllerin var
Soğukların var
Yangınların var
Oysa sen benim NeFrEtİmSiN
Etimsin kemiğimsin
Sen başıma gelen en büyük LaNeTiMSiN
Hayatıma karşı en büyük iHANETİMSİN
Ufkumda beliren yegane Hedefimsin
Her şeyin sebebi varken sen
Benim sebepsizliğimsin
Herkes kaderini yaşar
Sen benim kadersizliğimsin
Doktor doktor çare ararken insanlar
Sen benim çaresizliğimsin
Ve sabah olur güneş doğar
Bir dipsiz kuyu
Bilinçaltın olsa gerek
Bu hikaye bilinçaltında hiç bitmez...
Parçalayıp attığın yaktığın her tohum
Yemyeşil kıpkırmızı masmavi
Çiçek bahçesi olmuştur içinde
Bir inci olmuştur Zümrüdü Anka Kanadında
Mercandır Fuzuli kitabında,Altındır Baki divanında
Cevherdir Kafdağında, devler diyarında
Unutmak istiyorsun işte
Unutamıyorsun unutamıyorsun
Unutmak için kendi içindeki BEN e
Türlü işkenceler ediyorsun
Dünyada uzayda masivada
Dilaver Öztürk
Kayıt Tarihi : 28.9.2021 06:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aslında şair burada sevgilinin bilinç altına yerleşmiş bir inci tanesi gibidir. Sürekli sevgiliye acı veriyor. Sevgili de onu her şeyiyle yok etmek istese de aşık içinde yaşadığı sevgiliye daha çok baskı kuruyor. Baskı kurdukça da o cevher giderek madenileşiyor ve değerlenip altın cevheri olarak ortaya çıkıyor.Tıpkı bir midyeye düşen kum tanesi gibi. Yıllar süren serüvenden sonra değersiz kum tanesi çok kıymetli inci olarak ortaya çıkıyor. Burada şair sevgilinin bilinç altından altınlaşmış olarak çıkıyor.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!