Bilimin dediği ölümsüzlerin buyruğu

Yunus Öztürk 1
174

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Bilimin dediği ölümsüzlerin buyruğu

Aşağıdaki şiir
''Bilimin Dediği
Ölümsüzlerin Buyruğu''
İsimli kitabımın ön sözüdür

Ey ölüm
Az dur hele
Acelen ne böyle
Kıyametmi kopuyor
Kopmuyorsa
Bu sabırsızlık
Bu öfken niye
Kimsenin hükmü yok
Hükmünden üste
Senin sırtını
Kim getirebilir
Yere

Ey insanoğlu
Ölümlü kimse
Meydan mı okuyorsun
Ölüme
Onu alt edip
Ölümsüzlük mü getireceksin
Bizlere

Söylermisin
Hangi âlemden gelir
Hangi âleme gidersin
Bu dünyada işin ne
Ölümlüler gibi yaşar
Ölümsüzce davranırsın
Ölümden üstünmüdür ki gücün
Ölüme meydan okursun

Yoksa sen misin
O akıl almaz şeyleri söyleyen
Uçsuz bucaksız düz kayalara
Tırmanacağım diyen

Sana sorulan sorular
Sorulmadı hiç kimseye
Ölümün elinden kurtulupta
Nasıl ulaşacaksın
Kimsenin ulaşamadığı
O ulaşılmaz zirveye

Yükseklik
Metre değil kiometre
Sözüm şaka değil
Hakikatten de öte

Tırmanabilir misin
Binlerce metre yükseğe
Göklere
Tırmananlar var
Olmasa
Olmazdı savım
Hakikatten öte

Dünyaya gelirken
Doğmadınsa ayakta
Doğar doğmaz
Başladınsa yürümeye
Ya hiç başlama
Bu işe
Ya da
Şimdiden başla
Düşünmeye

Doğduktan bir gün sonra
Tırmanmadınsa ağaca
Bir sonraki gün
Atlamadınsa daldan dala
Atladığında
Korku düştüyse içine
Yada
Zerre güçsüzlük hissttinse
Ellerinde ayaklarında
Korkunun izlerine rastlandıysa
Yüzünde gözünde
Ruhunda

Bir daha dur
Yeniden başla düşünmeye
Anlatacağım yol gider
Dönüşü olmayan
Âlemlere

Bilemem
Lanet etsemmi etmesem mi
Hiç bilmeden gittiğim o yollara
Bir ömür yürüdüm
Yukarlara aşağılara
Bir korku tüneli ki
Rastlamadan ışığın zerresine
Umutla yükseldim
Alçaldım umutsuzca

Tırmandığım da oldu
Düştüğüm de
Ağladığım da oldu
Güldüğüm de
Güldüm
Çıldıracağım anlarda

Tutunamadım
Tutunacak dal bulup da
Dal bulunmaz yalçın kayalarda
Ağaç yetişmez
Ot bitmez yerlerde
Gülerdim
Tutunacak yer bulamadığımda
Ağlanacak hallerde

Ne yaptım bilirmisiniz
O durumlarda
Taşları kazdım tırnaklarımla
Tırnaklarımla tutunarak
İpsiz tırmandım
Düz yüzeyli taştan dağlara
İpsiz indim dipsiz çukurlara

Ne dediğimi
Daha iyi anlamak için
Danışın dağcılara

Yalanım varsa
Bana inanıp da
Hiç çıkmayın yola
Zirveye ulaşmak için
Zirveye ulaşılmaz
Alınmadan
Ölüm göze

Ölüm alt edilmeden
Ulaşılmaz
Göklerin
Eşsiz lezzetine

Şimdi
Hazırmısınız
Böyle bir yolculuğa
Ölümü alabilecek misiz
Göze

Gerçeği anlatıyorum
Sitemim
Hikaye sananlara
Masal diyenlere

Olmayasınız diye
Param parça
Gerçeği işaret ettim
Maddi alemden
Maddi örnekle

İpsiz tırmanır
Gerçek dağcı
Düz kayalara
Zirveye ulaşılmaz
Bilimsiz kafa ile
Ulaşılır
Milyarlarda bir olsa da
Bilim ile
Akıl ile

Ona benzer
Manevidir
Bizim yolculuğumuz da
Ama maddeden ötedir
Gerçekliliği de

Yolculuk
Bedenle değil ruhla
Zorluğu daha fazla
Bedenle giden ölür bir kere
Dakika sürmez gider saniyelerle

Eğer tırmanmak istersen ruhla
Ölürsün binlerce kez kere
Saniye değil
Ölümün sürer
Günler aylar yıllarca
Zorluğu ondandır
O yüzden
Mükaffat yoktur
Mükafatından üste
Sözlerimin eksiği var
Yoktur fazlasıda

O yolculuğun
Dayanamasın acısına
Varamasın o acısının hekimine
Düşersin acının peşine
Gidersin seni nereye götürürse
Onun sana geçer hükmü
Senin hükmün geçmez
Acına

Anlayamadınsa
Anlayana kadar dinle
Girersin
Dönüşü olmaz yola
Sözlerim
Gayri ciddi gibi gelebilir sana
Bir gün
Öyle gelecek ölüm de
Ölüm geldiğinde
O kadar ciddi olmayacak o da
O yüzden
Dikkate almalısın sözlerimi
O vız gelmez
Ölümün vız geldiği gibi

Bir yol ki
Devlerin diyarı
Tehlikelerin bin biri
Görürsün
Ölümden daha soğuk yüzleri

O yol ki
Dönüşü olmayan
Daracık bir korku tüneli
Yürürsün sürüne sürüne
Dönmen gerekirse
Gitmen gerekir geri geri
Göremediğin tehlikeye
Yeğlersin
Göreceğin tehlikeyi
Arzular olursun
Ölümün tatlı uykusunu

Tırmanıp yükseldikce gerilim artar
Tutan el
Tutamayacağım der derinden
Hiç bir ses
Hiç bir kükreyiş
Daha korkunç olamaz
O fısıltıdan

Bir ümitsizlik beklersin ayaklarından
Ellerinden gelen sesi
Bekler olursun onlardan
Duyar gibi olursun
O acılı sesi duymadan

Kartal olsan dahi korkarsın
O denli yüksekten
Hiç bir kartal uçmamıştır
O korkuyu tatmadan

Demem o ki
Hiç bir kartal
Benzer korkuları yaşamadan
Bırakmamıştır kendini
O uçurumdan
Aşağılara

Kanatların olsa da
En iyi uçucu olsan da
Korkar olursun
Seni okşayan rüzgarlardan
Öyle bir işe asla başlamazsın
Başına gelecekleri bilsen
Bende başlayamam
Bana ikinci bir şans versen

Her şeye değdi dersin
Zirveye ulaşabilirsen
Bin ömre bedel öyle bir an
Can nedir bilemez
O anı yaşamayan
Canının
Ayrılıktan söz ettiğini
Duymayan

Hazırlanmalısın
Eğer o milyarda bir sen isen
Verilen öğütleri anlamışsan
Hiç bir ayrıntıyı unutmadan
Tırmanacaksan

Hangi ip daha incedir
Aklın mantığın bilimin
İpinden
Yükselirken alçalırken
Tutunduğun ip incelirken
Korkmamalısın
Onun kopabileceğinden
Yıldırım olsan kasırga olsan
Koparamazsın
Daha sağlam ip yoktur
Gerçeğin ipinden

Kendine gel hazırlan
Geliyor zaman

Yolculuk
''Zamandan zamana
Mekândan mekâna''
Milyarlarca ömürlük yol alınır
An öyle bir an

Bana hak vereceksiniz
Çok çok eminim
Olacaklardan
Yolculuğunuzun sonunda
Ya da düşerken
Üç beş saniyelik
Zamanda

Ne gündüzün ışığı
Ne gecenin karanlığı
Saklayabilir gerçeği
Göklere bakanlar görür
Yıldızların saçtığı ışığı
Gündüz ise
Güneştir yapan o işi
Fakat
Kimse kendi gözünde göremez
Gerçeklere bakabilecek
Gerçek gücü

Dünyayı nasıl aydınlatırsa
Güneşin ışığı
Görmemize engel olamaz
Gecelerin karanlığı
Manevi dünyamızı aydınlatır
Aklımızın ışığı
Görmemize engel olamaz
Körlerin inancı

Amacım
Törpülemek değil cesaretinizi
Sonbahar gibi
Dökmek değil yapraklarınızı
Sizleri tırmandırıp taşıyacak olan
Ruhunuzun gücü

O gücü verecek olan şey ise
Duygu ve düşüncelerinizin temizliği
Aksi halde olmaz
Ruhlarınızın sizleri sürükleyecek
Hali

O yüzden
Yolculuğa davet ediyorum
Gençleri
Kötülük taşımaz onların
Akılları
Kelebek gibi günahsızdır
Ruhları
O yüzden kolaydır
Havalanmaları

Tanrı sürekli oturmaz
Tahtında
Ara sıra olur
Tahtını boş bıraktığı da
Oraya oturamaz
Ölümlülerden hiç kimse

Hiç bir ölümlü boy ölçüşemez
Ölümsüzlerle
Yalınız sevgilim ölçüşürdü
Akılda iyilikte
Güzellikte bilgelikte
Ölümsüz Tanrıçalarla

Beraber gideceğiz
Gidecek olanlar ile
O ölümsüzlerin
O ölümsüzlük ülkelerine

İçlerinde kötülük taşıyanlar
Düşecektir
Cehennem çukurlarına

İyilik taşıyanlarsa
Ulaşacaklardır
Göklerin katına

Gerçek güç görünür
Görünenlerin ötesinde
Olmayan güç var görünür
Asırlık dev ağaçların gövdesinde
Köklerinde

Oysa
Güç ne gövdededir
Ne de köklerinde
Güç onların ruhundadır
En zirvede
En incedalın ucunda

O dur meydan okuyan
Yıldırımlara kasırgalara
O dur
O görkemli gövdeleri
Ayakta tutan da
En korkunç çığlıklarla devrilirler
Ruhları
Ayrıldığında

Ufacık bir kaya
Nasıl
Koskoca okyanusa siper eder de
Gövdesini
Nasıl parçalarsa
Dağlar gibi üstüne gelen
Azgın dev dalgaları
Onları nasıl püskürtürse
Okyanusun derinliklerine doğru
Gerisin geri
Gençlerde öyle parçalar
Öylesine geri püskürtür
Fikirlerin
Kötüsünü

Gençleredir
Gökteki ölümsüzlerin daveti
Onlarla yükselecek
İnsanlığın yiten saygınlığı
Kartal gibi özgür dolaşacak
Onların her biri
Güçlerine güç katacak
Ölümsüzlerin öğretileri
Yeryüzünün onlar olacak
Gelecek de tek hakimi

Göklerden görünür
Sürülere musallat olan çakallar
Kötülük
Hep mazlumları değil
Yapanlarıda bulacak
Kartal
Nasıl güçlü kanatları ile
Süzülüp akarsa
Göklerdeki
Rüzgarların geniş yollarından
Gördüğü kurdu
Nasıl yakalarsa enselerinden
Enseden yakalanan kurt
Nasıl kurtulamazsa kartalın pençesinden
Çakallarda kurtulamayacak
Onların ellerinden

Ben daha zalimini görmedim
Aç kalan midemden
Derdim bin bir olsada
O açsa
Hiçbir derdimi ona dinletemem
O bana daha çok acı verir
Bin bir türlü derdimden
Hemde hiç yorulmadan
Bırak yaşamayı
Nefes bile alamam
Onu
Doyurmadan

Bu yol
Hayalin değil
Gerçeklerin hakikatlerin yolu
Ruhunu doyurmadan doyuramazsın
Ne kendini he de başka kulu
Dünyaları versen de
Ollmaz ondan açı
Daha fazla uzatmayalım lafı

Bilmeyenler
Çok kolay anlatırlar
Bilmediklerini
Dakikalar saniyeler içinde
Anlatıp bitirirler
Her şeyi

Bilenin yıllarını alır
Anlatabilmek bildiğini
Anlatabildim mi diye taşırlar
En büyük kuşkuyu

Bilmeyenlerin olmaz
Öyle bir derdi
Onlar bilmektedir
Her şeyi
O yüzden merak etmezler
Öğrenmeyi

Geldik
İşte büyülü yolun başı
Yola koyulmadan
Ödeyelim
Emeği geçenlere
Borcu

Hep söyledim
Bildiklerimi
Dinlemedi hiç bir ölümlü
Ölümsüzler dinledi
Bırakmadı yüz üstü
Yanıtladılar
Sorduğum her soruyu
Onlara vermek isterim
Her neyse alacağı
Elimde olsa
Bir tek cümleye koyardım
Allahı bizlere verdiğini
Ölümsüzlere verirdim
O ölümsüz
Hediyeyi

Bu şiir kitabımın ön sözüdür

Yunus Öztürk 1
Kayıt Tarihi : 10.8.2012 03:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kitabımın ön sözü'dür

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yunus Öztürk 1